"Jeongguk," diye fısıldadı Taehyung, parmakları Jeongguk'un gömleğinin düğmelerine kayarken. "Bu çok kötü bir fikir."
"Öyle mi?" Jeongguk gülümseyerek Taehyung'un belini sıktı. "Ama odadan çıkmayı düşünmüyorsun bile."
Tam Taehyung bir şey söylemek için ağzını açtığında kapı kolu şiddetle çevrildi.
"Niye kilitli bu kapı?" Seokjin'in şüpheli sesi duyuldu.
Taehyung hemen geri çekildi, elleri hızla Jeongguk'un gömleğinin önünü düzeltmeye çalışırken yanaklarına hızla yayılan sıcaklığı gizleyemedi. Jeongguk ise hafifçe dudaklarını yalayarak kapıya doğru bir bakış attı.
"Kapıyı neden kilitlediniz?" Seokjin kapıyı yumruklamaya başladı. "Şirketin toplantı odasında ne halt karıştırıyorsunuz?"
Jeongguk kıkırdayarak Taehyung'un kulağına eğildi. "Sanırım süremiz doldu."
Taehyung iç çekerek saçlarını düzeltti ve kendini toparlamaya çalıştı. "Eğer Seokjin burada bizi öldürmezse... Seninle sonra görüşeceğiz."
Jeongguk'un dudakları yana kıvrıldı. "Görüşelim bakalım."
—
Taehyung kapıyı kapatırken başını iki yana sallıyordu, ama yüzündeki gülümsemeyi gizlemeye çalışmadı. Ellerini cebine sokarak Jeongguk'a döndü ve hafifçe kaşlarını kaldırdı.
"Peki, şimdi anlat bana," dedi şakacı bir sesle. "Neden toplantının ortasında beni kışkırtmaya karar verdin?"
Jeongguk, masasının kenarına yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. "Kışkırtmak mı? Ben sadece sunumuna odaklanıyordum."
Taehyung gözlerini devirdi. "Ah, tabii ki. Çok odaklanmıştın. Gözlerini dudaklarımdan bir saniye bile ayırmayıp sürekli yalayarak, ayağını ayağıma sürterek, masaya kalemle ritim tutarak... Tam bir profesyonellik abidesiydin."
Jeongguk hafifçe güldü, omuz silkerek. "Ne yapabilirim, anlatışın çok hipnotize ediciydi."
Taehyung ona doğru birkaç adım attı, hafifçe başını yana eğerek baktı. "Evet, kesinlikle Seokjin de senin 'hipnotize olmuş' olduğunu fark etti. Bayağı etkilendiği için kapıyı kıracak gibi yumrukluyordu."
Jeongguk kıkırdadı. "O biraz fazla tepki verdi bence."
Taehyung gözlerini kıstı, onu tepeden tırnağa süzerek. "Demek fazla tepki verdi? Peki o zaman, Jeon Jeongguk, bana şunu söyle—neden toplantı esnasında tam olarak ne yaptığını inkâr ediyorsun?"
Jeongguk eğlenceli bir ifadeyle başını hafifçe yana eğdi. "Bir şey inkar ettiğim yok."
Taehyung kıkırdayarak başını iki yana salladı. "Beni kışkırtmaya çalışıyorsun."
Jeongguk gülümseyerek ona doğru eğildi. "Bunu yapmadığımı söyleyemem."
Taehyung derin bir nefes alıp başını iki yana salladı, ama gülümsemesini bastıramadı. "Biliyor musun, eğer seninle uğraşmaya başlarsam bundan pişman olabilirsin."
Jeongguk dudaklarını yalayarak ona meydan okuyan bir bakış attı. "Deneyelim ve görelim."
Taehyung kısa bir kahkaha attı ve başını yana eğdi. "Tamam, Jeongguk. Oyun başladı."
Jeongguk'un gülümsemesi büyüdü. "Dört gözle bekliyorum."
Taehyung'un gözleri kısılırken yüzündeki gülümseme tehlikeli bir hal aldı. Birkaç adım daha yaklaşıp Jeongguk'un tam karşısında durdu, bakışlarını doğrudan onun gözlerine sabitleyerek.

??MD? OKUDU?UN
waltz takes two
Fanfiction"Kaybetmekten ho?lanm?yordum." dedi, Jeongguk. "H?l? ho?lanm?yorum." "Benim de pek bay?ld???m s?ylenemez." diye kar??l?k verdi Taehyung. Do?rudan Jeongguk'un g?zlerine bak?yordu. "Yine de, e?er sana kar?? kaybedeceksem buna o kadar da ald?rmayaca??m...
8: i want you (all)
En ba??ndan ba?la