Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
"Minho!"
Endişeyle bağırdım. Gözlerim, ilerideki siyah arabadan çıkan dumanlarla yanarken hiçbir şey umrumda değildi. Önümdeki insan kalabalığını yararak Changbin'in kolumdaki tutuşundan kurtuldum ve koşarak piste atladım.
Minho, Redbull'dan gelen teklifi kabul etmişti. İki hafta içinde ise sezon için hazırlıklar başladığından ilk yarışın olduğu Morocco'ya uçağı vardı. Ancak bu süreçte sokak yarışlarından tam olarak kopamamıştı. İşte, şu anda da Hajeong'la yaptığı bir yarışın sonunda onun arabasına takla attırmak için yaptığı bir hamle sonucu bu durumdaydı. Bitiş çizgisini birinci olarak geçmişti tabii. Arabasının tavanı yerde bir şekilde.
"Jisung, dur!" Arkamda arkadaşlarımın bağrışlarını duysam da kulağımdaki çınlama o kadar yüksekti ki hepsinin sesi boğuktu. Tek görebildiğim dumanlar içinde kalan arabanın yavaşça açılan şoför kapısıydı. Hızla dizlerimin üzerine çöküp dışarı çıkmak için bir hamle yapmış olan sevgilimin elini tutup onu çektim. Arabadan tuhaf sesler geliyordu ancak şu an patlasa bile bundan daha endişeli olamazdım.
"Minho, iyi misin? Beni duyabiliyor musun?" Dışarı çıkardığım sevgilimin yanaklarını tutup bayık bakışlarını benimle buluşturmasını sağladım. "Kazandım." dedi gülerek. Konuşabilmesi içime ufak bir su serperken başından akan kana avucumu bastırdım. "Gerizekalı herif!" Şimdiye kadar akmamasına şaşırdığım gözyaşlarım yanaklarıma inerken kendime çektiğim bedenine sıkıca sarıldım. Zayıf tutuşu belime ulaştığında etrafımıza da çoktan insanlar toplanmıştı.
Endişeyle titreyen ellerim Minho'nun başındayken gözlerim Seungmin'i buldu. "Seungmin, ambulans." diyebildim sadece. Arkadaşım hemen kafasıyla beni onaylayıp telefonuna bir hamle yaptığında etraftakiler de eğlencenin bitmesiyle dağılmaya başlamışlardı. Sikerdim eğlencelerini cidden.
"Minho, dostum iyi misin?" Chan ve diğerleri de etrafımıza gelip yerde oturan bize doğru eğilmişlerdi. Minho ona cevap vermedi, sıcak nefesi boynumu yalayıp geçerken "Jisung, başım dönüyor." diye mırıldandığını duydum. Hemen kollarımı boynundan çekip tekrar yanaklarını tuttum. Bakışlarını yakalamaya çalışırken gülümsedim.
"Sorun yok sevgilim, birazdan geçecek. Sen sakın gözlerini kapatma tamam mı? Bana bak."
"Nerede kaldı bu siktiğimin ambulansı?!" Chan sinirle bağırdığında Changbin de garaja doğru yürüyordu. Büyük ihtimalle kendisinin götürmesinin daha hızlı olduğunu düşünerek bir araba getirecekti.
"Sorun yoksa neden ağlıyorsun? Ağlama." Minho kaşlarını çatıp sağ elini yanağıma doğru çıkardığında yutkundum ve yerine yenisi eklense de hemen gözyaşlarımı sildim. "Ağlamıyorum."
Başındaki yaraya elimi bastırdığımdan akan kan bileğimi takip edip dirseğime ulaştığında burnumu çekip biraz daha yaklaştım ona. Elimi daha sert bastırmaya çalışsam da nafile gibi gözüküyordu. Neyse ki o sırada Changbin gelmiş ve Minho'yu birlikte arabaya bindirip hastaneye doğru yola çıkmıştık.
Ne zaman ki onu içeri aldılar ve ne zaman ki o soğuk koridorda yere çöktüm, işte o zaman dudaklarımdan bir hıçkırık koptu. Zaten yakında gidecek olmasına alışamamışken ya ona bir şey olsaydı? O zaman ben ne yapardım?
"Sorun yok, ilk defa kaza yapmıyor." Changbin beni omuzlarımdan tutup yerden kaldırmaya çalışırken söylediği şeye kahkaha atasım geldi. Ancak hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım ve beni soluk mavi renkli koltuklardan birine oturtmasına izin verdim. O sırada peşimizden gelen Seungmin ve Felix hemen yanıma oturmuş beni teselli etmeye çalışırken Chan da Changbin'le bir şeyler konuşuyordu.

??MD? OKUDU?UN
Speed to Race// Minsung
Fanfiction"Ellerimin alt?nda b?yle titremen ?ok ho?uma gidiyor Jisung." "Kes sesini. Ben senin ?yle hi?bir ?eymi? gibi kontrol edebilece?in arabalar?ndan de?ilim." Sesimdeki sertli?e z?t bir ?ekilde hemen bir nefes uza??mda olan dudaklar? hissetmek i?in g?züm...