抖阴社区

30

895 63 1
                                        

Sabah uyandığımda dirseklerimi yatağa dayamış kafamı tavana kaldırmıştım. Beynim durmuş gibiydi. Dün gece Alperenle konuştuktan sonra Muratla eve gelmiştik. Aklım Meyveşte kalmıştı.

Ayağa kalkıp banyodaki işlerimi hallettikten sonra atölyeye gitmek için hazırlanmıştım. Kahvaltı masasına oturduğumda hala etrafa boş bakışlar atıyordum.

Mahirin tabağıma koyduğu böreği çatalla parçalayıp yediğimde o tabağımı doldurmaya devam ediyordu.

"Bugün işin var mı?" Mahirin konuşmasıyla ona döndüğümde ağır ağır çiğnediğim lokmamı yutmuştum.

"Sadece atölyeye gideceğim. Bugün kurs günü değil."

Gülümseyerek saçlarımı kulağımın arkasına ittiğinde yanağımı avuç içine yaslamıştım. Gözlerinde gördüğüm şefkat içimi sıcacık ediyordu. Baş parmağıyla yanağımı okşadıktan sonra kafamı kaldırmamla elini çekmişti.

"O zaman bugünlük benimle gelir misin?" Tek kaşımı kaldırıp ona döndüğümde gülümsemişti. Diğerlerine baktığında aldığım tek tepki basit bir omuz silkmesiydi.

"Abi düşeceğim! Ya abi gülmesene." Buzun üzerinde kaymak gibi mükemmel bir aktivite kimin icadıydı acaba?

Kahkahaları arasından kollarımı tuttuğunda takım elbisesini avuçlarım arasında sıkıyordum.

"Çok mu komik!?" Öfkelendiğimi gördüğünde ellerini teslim olmuş gibi havaya kaldırmasıyla yeniden bağırmıştım.

Belimi daha sıkı tutuyorken homurdandım.

"Bir de iyileşmedin çalışma diyorsun. Ama buz üstünden yere çakılsam güleceksin."

"Ben hiç izin verir miyim güzelimin düşmesine?" Eğlenen ses tonuyla onu düşürmek için itmemle gülerek kollarıma sarıldı.

"Hem sana da değişiklik oldu." Sonunda gülüşlerinin arasından konuştuğunda gözlerimi devirdim.

"Aman ne güzel değişiklik. Penguenlerle empati yapmayı hep çok istemişimdir."

Baya iyi kaydığı gerçeğini görmezden gelmek istiyordum. Sonunda benimle yeterince eğlendiğine karar verip çıkmama izin vermişti. İyi ki düşmemiştim yoksa sırtımın ağrısını bütün gün hissedecektim.

Hangi akıla hizmet buraya geldiğimizi anlamamıştım. Ayakkabılarımı giyinip dışarıya çıktığımızda kafama taktığı bereyi çıkartmıştım. Kafamı kaşıyorken elleriyle saçlarımı bozduğunda bacağına attığım tekmeden kaçamamıştı.

"Meşhur tekmen acıtıyormuş." Dişlerini sıkarak kurduğu cümleyle dudaklarımı büzmüştüm. Arabaya geçtiğimizde kemerimi takmıştım.

"Denizin abartmasına bakma. Kimseyi dövmüyorum. İki üç kere vurdum o mal da dayanıksızdı zaten." Gülerek arabayı çalıştırdığında farklı bir yola girmemizle ona döndüm.

"Önce şirkete gidelim. İşe geç kaldım. Seni taksiyle gönderirim."

"Niye benim işim şu an görmezden geliniyor Mahir bey?"

Sırıtarak direksiyonu döndürerek ana yola girdi.

"Siz kendi işinizin patronusunuz hanımefendi. Biz nereden bilelim onun tadını?"

Kendimi tutamadan güldüğümde gülüp arkasına yaslandı. Arabanın dikiz aynasında rujumu düzelttiğimde bakışlarım kaşıma kaymıştı.

Derin bir nefes verdiğimde bana bakmasıyla anladığını biliyordum. Bir birimizi çözeli baya oluyordu.

Eylül~ger?ek aileHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin