Eylül~ger?ek aile

Siz: Akşam mekana gidelim mi¿

Babacığım: Deli abini tepemize mi bindireceksin¿

Siz:Kudursun

Babacığım:Gideriz de Eko¿

Siz: O DA KUDURSUN

Teslim edeceğim resmi en azından yarılamış olmanın rahatlığıyla atölyeyi kapatmıştım. Eve girdiğim gibi kendimi duşa atmıştım.

Üzerime siyah boğazlı bir kazak giyinip altıma deri bir etek geçirmiştim. Kısa deri ceketimi giyindikten sonra küçük çantamı omuzumdan asmıştım. Kısa topluklu botlarımı giyindiğimde hazırdım.

Dudaklarımdaki kırmızı rujuma bakıp gözlerime siyah kalem çekmiştim. Saçlarımı hafif dalgalı yapmıştım ama gece sonuna kadar beş yüz defa bozulacaktı.

Denizi beklemeden girdiğim barda eski arkadaşımız Parsın bana el sallamasıyla gülümsemiştim. Yanındaki sevgilisi Damla kollarını uzatıp benimle sarılmıştı.

"Hoşgeldin. Beklemiyorduk." Alaylı tavrına karşılık gülümseyerek elime bırakılan kadehi elindekiyle tokuşturdum. 17 yaşında olabilirdim ama... devamı kimsenin umurunda değil.

Denizi kapıda gördüğümde el sallamamla beni görmüştü. Üzerinde beyaz salaş bir gömlek ve siyah deri ceketi vardı. Siyah pantolonu ve kenarından sarkan zinciri parmaklarındaki yüzükleriyle acayip iyi duruyordu.

Yanıma vardığında kendine hafif bir içki söylemişti. Yanağında gördüğüm değişiklikle tek elimle çenesini tutup çevirdiğimde elimden kurtulmaya çalışmıştı.

"Buraya ne oldu?" Bağırarak konuşuyordum.

"Bir şey yok. Dershanedeki veletlerle atıştık." Benim gibi bağırdı. Müziğin sesinden bir birimizi duymak zorlaşmıştı.

"Müdireyle konuşacağım." Yüzünü ekşitse bile omuzlarımı silktim.

"Sütümü de içeyim mi anneciğim?"

Koluna vurmamla gülüp içkisini kafasına dikmişti. Az sonra bize katılan Ceyda da aynı bizim gibi dağıtmaya gelmiş gibiydi.

Kaçıncı içkim olduğunu bilmeden kafama dikmiştim. Arkamdan gelen Ekine kollarıma doladığımda onu çekiştirerek dans etmeye başlamıştım.

Yeni kadehim gelirken içkiyi beklemeden içip ağzıma bir dilim limon atmıştım.

Kafama göre Denizle birlikte sallanmaya devam ederken Ekin ikimizi de tutmaya çalışıyordu. Yanımdaki Ceydayı çeken Muratla kaşlarım çatılmıştı. Gürültüden hiç bir şey duyulmuyordu.

Ekinin beni kucağına almasıyla eşyamı unutmuş gibi Denize bakınmıştım. Denizin yanında zar zor seçebildiğim Yağızla arabaya oturduğumuzda gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Yanıma oturtulan Denize baktığımda birlikte gülmeye başlamıştık. Karşıma oturan Ceyda ve Muratla yüzümü buruşturdum. Aynı araba değildi.

"Bu ne ya?" Denizde benim gibi mızmızlandığında elimi bilmeden Ekinin suratına çapmıştım.

Deniz kahkaha atmaya başladığında kendimi tutamadan gülmüştüm.