BANA BİR TUTAM SEN LAZIM

By whitevintage

3.8K 171 61

Soruyorum size.. Kötü bir çocuk ve normal bir kız.. Çocuk okulun en popüleri.. Kızsa şehirde yeni.. Her şey p... More

1. Bölüm ~ Sıfır Noktası: Laçin
2.Bölüm ~Yeni Arkadaşlar
3.Bölüm ~Acele
4.Bölüm ~Gece Kulübü
5.Bölüm ~Seçmeli Ders
6.Bölüm ~Lacrimosa
7.Bölüm ~Nefret Ediyorum
8. Bölüm ~Aykırılıklar Prensi
10.Bölüm ~Yalan

9. Bölüm ~Kaltak

281 10 9
By whitevintage

Poyraz, arabaya biner binmez ısıtıcıyı açtı. CD çaların tuşuna bastığında, arabanın içine sıcacık bir müzik yayıldı. Ortam bir anda yumuşamıştı. Şaşırarak ona döndüm. "Caz mı seviyorsun?" Cazla ilgili saatlerce muhabbet edebilirdim! "Evet" diye kısacık bir cevap verdi. Eh,ben de farklı bir şey yapacağını tahmin etmemiştim zaten. Gözleri yola bakarken ben de gözlerimi kapatıp başımı koltuğa yasladım. Caza bayılırdım.

Kıyafetlerimiz üzerimizde kurumuştu. Başımı yana çevirip onu izlerken "Teşekkür ederim." dedim.

"Bana borçlandın." Nasıl? Evet, tamam hayatımı kurtarmıştı ama yine de ben 'kim olsa yapar,önemli değil' gibi bir cevap beklerken o, ona borçlandığımı mı söylüyordu?

Şaşkın gözlerle ona baktım. "Bu arada, nereye gidiyoruz?"

Dudaklarında alaycı bir gülümseme oluştu. "Seni kaçırıyorum."

"Ha ha." Aslında bunu söylerken içimde küçük bir korku oluşmadı değildi.. İstese yapabilirdi, kim engel olacaktı ki? Laçin de evde yoktu.. Kimse yokluğumu farketmezdi... Beynim acı gerçeği görürken yavaştan tırsmaya başladım..

"Sahi, nereye gidiyoruz?" Arabayı durdurup bana baktı.

"Geldik." Dışarı baktığımda arabanın evimin önünde durduğunu gördüm. Tam ona benim evimi nereden bildiğini soracaktım ki, sanki ne soracağımı anlamış gibi "İyi geceler." dedi. Bana değil,önündeki yola bakıyordu. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Laflarımı hep ağzıma tıkıyordu! Emniyet kemerimi çözdüm. Üzerimdeki ona ait olan ceketi çıkardım. "Sana da iyi geceler." Tam kapıyı açıp çıkacaktım ki hapşurdu. Birden kendimi suçlu hissetmiştim..

"Benim yüzümden hasta olmanı istemem. İstersen yukarı çıkalım,ısınırsın. Hem sıcak bir şeyler içeriz." dedim. Kabul etmeyeceğine adım gibi emindim. O Poyraz'dı. Hani cool'luğundan taviz vermeyen, bütün kızların hayran olduğu, heykel gibi yakışıklı, zengin adam filan...

Kaşlarını çatarak bana baktı. "Borcunu bu şekilde ödeyebileceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun." E yuh ama yani! Şurda insanlık namına yardım teklif etmiştik, adamın düşündüğü şeye bak!

"Sen bilirsin o zaman." diyerek arabadan indim.Kapıyı çarparak kapattığımda,ardından bir çarpma sesi daha duydum.Arkamı döndüğümde,Poyraz'ın da arabadan inmiş olduğunu gördüm.Kaşlarımı kaldırıp inanamayarak ona bakarken, elleri pantolonunun ceplerinde omuzlarını silkti. "Senin yüzünden hasta olmak istemiyorum."

Poyraz arkamdan ilerlerken,apartmanın kapısını açtım.Merdivenleri çıkarken hala sessizce arkamdan geliyordu.Yüzümde bir gülümseme oluştu. Şuan,Poyraz Gürkan'ı eve atıyordum. Ahahahahaha!

Evin kapısını açarken,yanımda durmuş yüzüme bakıyordu. "Niye gülüyorsun?" diye sorduğunda "Hayatımda ilk defa bir erkeği eve atıyorum." diyemeyeceğim için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Gülmüyorum."

Kapıyı açıp içeri girdiğimde yüzümde gene istemsiz bir gülümseme oluşmuştu. Buraya o kadar aykırı duruyordu ki! Salona geçtiğimde,peşimden geldi.Evi inceliyordu. Gözü kitaplığıma çarpınca,yanına gitti. O kitaplarımı incelerken,ben de onu inceliyordum. Eline bir kitap alarak tekli koltuğa oturdu. "Bu kadar eski basımını bulmana şaşırdım." dedi. Dikkatlice baktığımda,elinde 1984 romanının, bulmak için bitaraflarımı yırttığım eski baskısının olduğunu gördüm."Evet,gerçekten çok aradım." Ben hala onu izlerken,elindeki kitabı bıraktı. "Ne içersin?" diye sorduğumda omuzlarını silkerek "Farketmez." diye cevap verdi.

Mutfağa gittim. Meyve çayı yapacaktım.. Cezveyi çıkarıp tezgaha koyduğumda, dalga geçer gibi bir ses tonuyla "Çok şeker." diyen sesini duydum. Ellerini mutfak masasının yanındaki kırmızı sandalyelere yaslamıştı, kaşlarını çatmış mutfak süslerimize bakıyordu. Bu haliyle çok tatlı gözüküyordu. Ah, asıl şeker olan sensin, diye içimden geçirerek önüme döndüm. "Laçin aldı." Sorarcasına "Laçin?" dediğinde ev arkadaşım diye yanıtladım. "Aynı zamanda kuzenim." Su kaynarken,sırtımı mutfak tezgahına yaslayarak ona döndüm. Sandalyeye oturmuş, beni izliyordu. "Nasıl bir kız Laçin?" Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Laçin'den mi bahsedecektik gerçekten? "İyidir. Kardeş gibiyiz." Gözlerinde anlamadığım bir parıltı belirdi. Bir süre konuşmadan bakıştık.

"Yalnız ikiniz mi kalıyorsunuz?" Sorusuna bir anlam verememiştim. Ama yine de yanıtladım.

"Evet, başka kim olabilir ki?"

Sanki gözlerimde bir şeyler arıyordu.. "Bilmem, belki Laçin'in erkek arkadaşı vardır diye düşündüm."

Gözlerimi kısarak ona baktım.. Neyi öğrenmek istiyordu?

"Evimizde bir erkeğin kalıp kalmadığını mı merak ediyorsun?" Birden gülmeye başladı. Ne ima ettiğimi malesef anlamıştı.

"Ah.. Evet, seni çok kıskanıyorum." Ses tonu kırıcıydı.. Tamam dalga geçtiğini biliyordum ama yine de...

"Laçin'in bir erkek arkadaşı var, evet. Ama bizimle kalmıyor." Bakışları koyulaşmıştı. Birdenbire karardı yüzü.. Sanki bi yalanımı yakalamaya çalışıyor gibiydi..

"Peki seninki?" Anlamayarak ona baktım. "Senin erkek arkadaşın?"

Yüzüm kızarmıştı. Ah! Çok embesilce! "Erkek arkadaşım olup olmaması seni neden ilgilendirsin?"

"İlgilendirdiğini kim söyledi?"

"Az önce, kendin."

Omuz silkti. "Bence hayal görüyorsun."

Birkaç saniye hiç konuşmadan bakıştık.

Acaba sorsam mı diye geçirdim içimden. Hastanede ne olduğunu.. Sonra vazgeçtim. Bu ortamı o kötü anıyla kirletmek gelmedi içimden. Suyun kaynama sesini duyana kadar konuşmadık. Suyu bardaklara paylaştırıp içlerine çay poşeti attım. Kupayı Poyraz'ın önüne koyduğumda, teşekkürler diye mırıldandı. Ben de kendiminkini elime alıp karşısına geçip oturdum. Çayını yudumlarken, gene konuşmadan sadece bakışıyorduk.

Kupayı tutuşu bile farklıydı.. Sanki eline yakışmayacak şey yok gibiydi. Bir insan ne yaparsa yapsın, nasıl bu kadar erkeksi olabilirdi? Bunu nasıl başarıyordu? Dudaklarını kupasına dayayıp çayından içerken sonunda dayanamadım. "Niye benimle konuşmuyorsun?" Kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Konuşuyorum ya işte." Başımı iki yana salladım. "Çok soğuksun." Bal rengi gözlerinin içine baktım. "Soğuk değilim." İçimden bu soğuk olmayan halinse, diye geçirdim. "Hayır,soğuksun." Gözlerime baktı. "Özel bir çaba harcamıyorum." Ah! Demek öyle! Evet,tabi ben de yedim..

"Ailen nerede? Kardeşin var mı? Niye Ankara?" Konuştuğunu kanıtlarcasına hızla sorular sorduğunda güldüm. Kastettiğimin bu olmadığını o da biliyordu.. Aile hayatımı anlattım,arkadaşlarımdan bahsettim.Onunla sohbet ederken -gerçi sadece ben konuşuyordum ama olsun- onun aslında iyi biri olduğunu farkettim. O gün, gece kulübünde bana sarkan adam bu olamazdı! İmkansızdı!

Sorularını yanıtlarken Antalya'da oturduğumuzu söylediğimde "Bir Antalyalı, ve yüzme bilmiyor ha?" diye dalga geçti benimle. Ayağıma kramp girdiğini anlatana kadar dilimde tüy bitmişti! Bana hala inanmayan gözlerle bakarken bu sefer ben ona sordum. Hep ben anlatmıştım, sıra ondaydı.. "Senin ailen nerede?" Bakışları sertleşirken, cevap vermedi. Tekrar eski, buzdan haline dönmüştü..

Aradan biraz zaman geçince, başka bir soru denedim. "Kaç yaşındasın?" Bana tuhaf tuhaf baktı.. "Yirmi." Şaşırmıştım. "Hazırlık okumadığını sanıyordum?" Çayından bir yudum aldı. "Okumadım zaten." Ben ona bakmaya devam edince konuştu. "Amerika'daydım." Tam ona ne kadar kaldığını, ne yaptığını, niye geri döndüğünü soracaktım ki, beni sustururcasına konuşmaya başladı. "O kızın seninle derdi neydi?" Ah! Ne sanmıştım ki.. Bozuntuya vermedim. Bana bakışlarını dikip bakarken, onu taklit ederek yavaşça çayımdan bir yudum aldım. Ben de ona cevap vermeyecektim! Cep telefonum çaldığında, masadan kalkıp salona yöneldim. Arayan Onur'du.

"Efendim?"

"Ada! Nerdesin çok merak ettim! Tuğçe olanları şimdi anlattı, geçmiş olsun. Niye bana haber vermedin?"

Tuğçe sana her şeyi anlatmamış anlaşılan, diye geçirdim içimden.. "Evdeyim, iyiyim merak etme."

"Bak doğruyu söyle, iyi değilsen atlar gelirim." O sırada, Poyraz da salona gelmişti. Gözlerini üzerimde hissediyordum.

"Yok Onur gerek yok, gerçekten iyiyim."

"Peki o zaman. Bir ihtiyacın olursa ara."

Telefonu kapattığımda, Poyraz'a baktım. Bakışları gene sertleşmişti. "Gidiyor musun?" diye sorduğumda cevap vermeden yüzüme baktı. "Onur'la aranızda ne var?"

Şaşkınlıkla ona baktım. Bu onu neden ilgilendiriyordu? Tam bunu ona da söyleyecektim ki, kapı çaldı. Gece gece kimdi bu saatte?

Ben kapıyı açmaya giderken, Poyraz da arkamdan geliyordu. Delikten baktığımda, gelen kişiyi görmemle kapının önüne çakılıp kaldım. Bunun burda ne işi vardı!

Sırtımı kapıya yaslarken, gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Poyraz da gelip karşımda durmuş, merakla beni seyrediyordu. "Kim?" diye sorduğunda ne cevap vereceğimi düşündüm.

Bir anda kapı yumruklanmaya başladı. "Adaaaaa! Evde olduğunu biliyorum! Aç kapıyı! Kim o herif!"

Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken, put gibi kalakalmıştım. Poyraz, buz gibi gözlerle bana baktı. Sonra kapıya yapışıp kalmış beni sertçe kenara iterek kapıyı açtı.

"Kimsin sen! Bu saatte Ada'nın evinde ne işin var!"

"Aynı soruyu ben de sana soracaktım.." dedi Poyraz ölümcül bir sesle.

"Ada benim sevgilim!" Poyraz, bir adım gerileyerek bana döndü. Kaşlarını kaldırmış, alaycı bir soğuklukla bana bakıyordu...

"Bak sen... Ada hanım hiç de sütten çıkmış ak kaşık değilmiş ha?"

Kaşlarımı çatarak ona baktım. O bana öyle bakarken,kalbimin üşüdüğünü hissettim. Bakışları deliyordu sanki.. Poyraz aldırmadan devam etti.

"İki erkek birden ha? Onur için cidden üzüldüm şu an.. Ben bile senden bu kadarını beklemiyordum."

Ses tonu canımı yakıyordu.. Üzerime doğru yürümeye başlamıştı.. "Ne diyorsun be sen! Saçmalama!" dedim onu elimle iterek.

Kollarımı tutarken, yüzünü iyice yaklaştırdı. Sanki bana değersiz bir pislikmişim gibi bakarken kafasını yana eğdi.

"Kendine Laçin'i mi idol alıyorsun yoksa?"

Dondum..

Donup kaldım.

Laçin de nereden çıkmıştı?

Laçin?

Laçin'i idol almak?

İki erkeği birden idare ettiğimi sanan adam, bana Laçin'i idol aldığımı söylüyordu...

Laçin'i...

"Laçin mi! Ne diyorsun sen! Laçin'i de nereden çıkardın! Sen Laçin'i tanımıyorsun bile!"

Gözleri delerken, dudaklarına korkunç bir gülümseme yerleşti.

"Senden bile fazla.."

...

Durdu..

Duran bir dünya.

Nefes almama izin vermeden duran bir dünya..

Nefes almama izin vermeden parçalanarak duran bir dünya..

Ve dünya dururken bana cehennemin en dibinden bakan bir çift kapkaranlık göz...

Bir çift nefret dolu kapkaranlık göz...

Ellerimi sıkan kollar çekildi.

"Sen kimin evinde kimin sevgilisine dokunuyorsun!"

Kaan, Poyraz'ı üstümden çekmiş, omuzlarını dikleştirmiş sinirle bakıyordu. Biz konuşmayınca bir bana bir Poyraz'a baktı.

"Ada neler oluyor! Sana biri mi var dediğimde yok demiştin!" Ben Kaan'a cevap veremezken ağzım beş karış açık Poyraz'a bakıyordum... Bir şey demedi. Çıkıp merdivenleri inmeye başladı.

Konuşamıyordum..

Bir elimle düşmemek için duvardan destek alırken derin bir nefes aldım.

"Ada bana bir cevap ver!"

Sinirle Kaan'ın yüzüne baktım. "Sen ne hakla buraya gelirsin defol evimden!"

"Ben senin sevgilinim!"

"Ne sevgilisi aptal! Sana seni sevmediğimi söyledim!"

"Ben,burnumu sürtmek için öyle söylediğini sanmıştım. Kimdi o herif!" Gözleri büyürken, "Ada,sen..sen..Sen aşık mı oldun?" dedi.

"Ne aşkı gerizekalı!" diye bağırdım.

"Niye ağlıyorsun o zaman?" Kaan'ın sorusuyla yanağımın ıslaklığını farkettim. Ağlıyordum.. Hakkaten ben niye ağlıyordum? Ah! Niye olacaktı! Çünkü çok sinirlenmiştim! Sinirlenince ağlardım ben.. Anlayamıyordum! Beynim buharlaşmıştı sanki.. Neler oluyordu! Laçin'le Poyraz'ın ne gibi bir alakası olabilirdi? O herif benim şey olduğumu ima etmişti! Şey... Üstelik Laçin'in de...

Kaan da ben de bir süre öyle sessizce durduk. Ben ağlıyordum, o ise beni izliyordu. En sonunda ağlamam dinince "Hadi sen de git artık." dedim. Beni bırakmak istemediğini söyleyince "Kaan, bak anla artık. Biz diye bir şey yok! Gerçekten! Bitti!" dedim sakin olmaya çalışarak.

"O adamı mı seviyorsun?" dedi kırgın bir sesle.

"Niye bunu sorup duruyorsun?"

"Çünkü seni daha önce hiç böyle görmemiştim.."

Haklıydı.. Daha önce hiç böylesine kırılgan görünmemiştim gözüne. Ben bile kendime fazla kırılgan görünüyordum şuan..

"Ne aşkı be! Nefret ediyorum o dengesiz heriften! "

Gözlerime baktı. "Nefret ediyorsun ha? ... O malum sözü söylememe gerek yok herhalde.."

Ben cevap vermeyince, başını aşağı yukarı yavaşça salladı. Arkasını dönüp kapıdan çıkarken, bir kez daha kafamdaki soru işaretleriyle başbaşa kalmıştım.. Üstelik artık bu soru işaretleri beni de aşıp Laçin'e ulaşmıştı..

Continue Reading

You'll Also Like

40K 352 8
‼️🔞🔞Kitap ful +21 dir sahneler yazılmıştır libido yüksekliği vardır+18 mastürbasyon tatmin edilme gibi sahneler açık bir şekilde yazılmıştır ‼️🔞 ...
265K 9.3K 33
Alina, uzun zamandır abisinin en yakın arkadaşına aşıktı.
490K 3.6K 43
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi? Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için...
7.6M 355K 61
"Geçmişin bana ait," dedi ve kulağıma yaklaşarak fısıldadı. "İstesen de beni unutamazsın." Geçmiş can yakar. Yıllar sonra karşılaştığında bile. Faka...