KARANLIĞIN SEFİRİ
  • Reads 27,719
  • Votes 1,061
  • Parts 11
  • Reads 27,719
  • Votes 1,061
  • Parts 11
Ongoing, First published Aug 18, 2024
"Beni karanlığında boğma.Bana karanlığında umut ol. Çınar gibi içimde kök sal,uzun yıllar boyunca benimle ol." beni anlamasını bekledim belkide.Gözlerinin içine bakarken gözlerinde tek bir şey vardı, Karanlık.

O karanlık, sanki bizim aramızdaki ince çizgiydi. Ne zaman ona yaklaşmaya çalışsam aramıza o çizgi giriyordu.Yani karanlığı...

Gözlerini de tamamen karanlık kapladığında artık gözlerini okuyamaz olmuştum.

"Sen benim karanlığımda kaybolursun,yaşayamazsın.Sandığın gibi birisi değilim." sözlerinin canımı acıtmaması gerekirdi ama acıtıyordu. "Benden değil karanlığımdan kork, elçi.Sen benim karanlığıma sefir olmak için geldin daha fazlası olamazsın!" burnumun ucundan ayaklarıma kadar acı hissettim. "Karanlığın sefiri olabileceğini mi sanıyorsun?"

"Belki olurum." içimde oluşan umutu oluşturandı,o.Şimdi böylece ondanBen... Ben... Saklandığım yerden bir daha bulunmayan kızdım. Yıllar önce karanlıkta kaybolmuş ve uzun bir zaman bulunmayan o kızdım...

Burnumu çekerek anılarımdan kaçmaya çalıştım ama benim kaçacak tek yerim karanlıktı ama o da beni evsiz bırakmıştı.Benim saklanacak bir yerim yoktu.

Ben yıllar önce saklambaç oynarken saklanan ve saklandığı yerde kaybolmuştum...

Sözleri kalbimi delip deşerken karanlık çöken gözleri umursamazlığı ile renkli gözlerimi renklerinden ayırarak geceye mahkûm etmişti...

Şimdi ondan böylece ayrılamazdım.Ama biz... Hiç birleşmemiştik ki...

1743/2000
All Rights Reserved
Sign up to add KARANLIĞIN SEFİRİ to your library and receive updates
or
#51polis
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
47 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 19
AL KAN /Kadın asker/ cover
Mesaj | Texting +18 cover
齢İ(ڲⲹ)  cover
SAHİPSİZ NOTLAR cover
GECENİN İZİ cover
YARALARIMI SEN SAR  cover
Savaş İle Yaşam cover
Aşk Problemleri Sever cover
İ cover
AŞKIN GÜCÜ(+18) cover
üü  cover
Savcı Hanım (Berdel) cover
Kalbe Operasyon  cover
FEVERAN (ASKIDA) cover
Kartal Yuvası | Yarı Texting cover
Şafak Gecesi🇹🇷 cover
Kılıç Ve Aşk cover
Kesin Okunması Gereken Kitaplar cover
ÇERAĞ | mahalle cover

AL KAN /Kadın asker/

19 parts Ongoing

"Komutanım, roket atar!" dedi Halil. Duyduğum sesle eş değer olarak, bir patlama meydana geldi. Nefesim kesilmişti, yaralandığım için değil, timimden ses gelmediği için. Düşünmek istemedim şehit olma ihtimallerini, arızalansın istedim kulaklıkları. Olmayınca olmuyor, demişler. Bağırdım tüm gücümle kulaklığıma, "TİM SES VERİN, HERKES İYİ Mİ!" bu bağırışıma kimsenin yanıt vermediğini anlayınca durdu dünyam. Elimdeki el bombalarını, karşımdaki itlerin üstüne yağdırıdım. Hepsi leş olmuştu, ama volkan timi yok olmuştu. Mevzilendiğim yerden çıktım ve herkesin mevzisine doğru yürüdüm, etrafta bulunan uvuzlar nefesimin cigerlerime batmasını sağlıyordu. Benim timimin parçaları olamazdı onlar değil mi? Oturduğum yere çöktüm ve sırtımı büyük bir kayaya yasladım. Elim göğsümdeki ağrıyı geçirsin diye masaj yapıyordu, ama ben şehitlerimin parçalarını görmüştüm. Bu vatan uğuruna can veren timimi görmüştüm, bu ağrı kalbimde sızı olarak kalacaktı. Iyileşmeyecektim, alışacaktım.