抖阴社区

3

3.4K 229 378
                                        

"Günaydın Armin." Gülümseyerek ona baktığımda aynı şekilde karşılık verdi.

"Günaydın. Eğer hazırsan yemekhaneye inelim." Başımı salladım ve kemerimi düzeltip yanında yürümeye başladım.

"Bekleyin lan!" Arkamıza dönüp Jean'a baktık. Botlarından birisini giymeye çalışarak duvara tutunuyordu.

"Oi acele et!" Başıyla bizi onayladı ve eğilip botunu giydi. Ayağımı titreterek onu beklemeye devam ettim. "Tch. Her zaman geç kalıyorsun."

"Çok konuşma be!" Kafamı hafifçe ittirirken kıkırdadım. Tam merdivemlere yönelmiştik ki arkadan gelen sesle durduk.

"Takım arkadaşlarına kaba mı davranıyorsun sen?" Kaptan'ın sesiyle Jean olduğu yere sinerken hemen durumu kıvırmak için konuştum.

"Ah Kaptan sadece şaka yapıyordu." Bakışları bana döndüğünde yumuşarken hem Jean'ı korumayı hem de ne kadar etkileyici göründüğünü düşünüyordum. Yanımıza gelip bana baktı ve kafamı pat patladı.

"Sen öyle diyorsan..."  

Kaptan'ın uzaklaşmasıyla üçümüz de anlamayarak birbirimize baktık. Bu hareketleri hiç de anıldığı karaktere uymuyordu.

"Az önce Yüzbaşı bize nazik mi davrandı yoksa ben mi yanlış gördüm?"

"Belki de onu yanlış yargılıyorlardır."

Başımı salladım ve düşünceli bir şekilde ilerlemeye başladım. Kaptan giderek daha da etkiliyordu beni. Ama onu sevmem doğru muydu emin değildim. Hem benim üstümdü hem de duygularıma karşılık verecek bir tipte değildi.

Yemekhaneye vardığımızda bizimkilerin oturduğu masaya ilerledim ve Eren'in karşısına oturdum.

"Günaydın uykucular. Yarım saatte gelemediniz."

"Jean'ı bekledik."

"Heh! O at kafalıdan da tam böyle bir uyuşukluk beklenirdi zaten." İkisi kavga etmeye başlayınca göz devirip önümdeki tabağa baktım.

Kaptan'ın takımında olmak beni hâlâ gerse de içten içte memnundum. Bu, artık onu daha sık göreceğim anlamına geliyordu. Hislerime karşılık vermese de onunla vakit geçirebilirdim en azından.

"Y/N." Gelen sesle kafamı kaldırdım ve Mikasa'ya baktım. "Dalgınsın. Bir şey mi oldu?"

"Ha? Ah dalmışım sadece." Mikasa'dan azar işitmemek adına yemeğimi yerken aklımda hâlâ Kaptan vardı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Eren sırtını bana dönerek kolumu kıvırdı ve diziyle diğer elime baskı uygulayarak tahta bıçağı aldı. O zaferle gülümserken göz devirip nefesimi verdim.

"Oi bugün formunda değil misin?"

"Biraz." O hâlâ üzerimdeyken kıkırdadım. "Bu halde durmaya devam edersen ikimiz de Mikasa'dan dayak yiyeceğiz." Dediğime karşılık hemen ayağa kalktı ve bıçağı bana uzattı.

"Haklısın." Kalkmam için uzattığı elini tutup ondan destek aldım ve doğruldum. "Hadi gel, biraz dinlenip bizimkilerin yanına gidelim."

"Tamam. Suyumu doldurup geliyorum."

"Bankların oradayım. Acele et." Başımı salladım ve yanından uzaklaşıp binaya doğru ilerledim.

"Antremanın bitti mi Eren?"

"Evet. Tuhaf bir şekilde kazandım. Y/N bu aralar formunda değil."

"Doğru. Sürekli dalgın görüyorum onu." Eren Mikasa'nın yanına oturup kızın ona uzattığı matarasını alıp içmeye başladı.

"Jaeger!"

İkisi de sesin geldiği yöne doğru döndü. Yüzbaşı ifadesizce Eren'e bakıyordu. Çocuk hızla elindeki matarasını bırakıp selam verdi.

"Emredin Efendim."

"Benimle gel." Tek bir şey daha söylemeden ilerlemeye başladı. Eren biraz gergin bir şekilde Mikasa'ya döndü.

"Ne istiyor bu bücür?"

"Bilmiyorum. Öğrenirim şimdi." Matarasını kıza uzatıp Yüzbaşı'nın yanına koşar adımlarla ilerledi.

Atların olduğu bahçeye doğru ilerlerken çocuğun sırtından soğuk terler aşağı doğru akıyordu. Yine bir şey yaptım diye kendi kendini yiyip bitirirken Yüzbaşı sessizce kendi atına ilerledi ve önünde durdu. Elini kaldırıp siyah atın boynunu okşamaya başladı.

"Bir sorun mu var efendim?"

"Evet. Büyük bir sorunumuz var." Çocuk daha da gerilirken Yüzbaşı onun suratına bile bakmadan atını sevmeye devam ediyordu. "Şu sıralar antremanların nasıl Jaeger?"

"İyi efendim, sanırım..." Soruyu neden sorduğunu anlamamıştı. Bahsettiği büyük sorunun ne olduğunu da bilmiyordu. Meraklı gözlerle adamı izlemekten başka çaresi yoktu.

"Arkadaşlarınla yakınsın değil mi?"

"E-elbette." Sonunda Yüzbaşı kafasını atından çocuğa doğru çevirdi. Keskin bakışları Eren'in daha da gerilmesine sebep olmuştu. -olum noluyo ereri yazıyorum sandım amk-

"O halde kızlar ile de yakınsındır."

"Yani..."

Atına son bir kez dokunup çocuğa doğru ilerledi ve kaşlarını çatarak dikkatle Eren'i izledi. Eren yerin dibine girdi girecekti. Vücudu titremeye başlamıştı bile.

"Benim takımımda olduğun sürece takım arkadaşlarınla asla yakınlık kurmayacaksın." Çocuk anlamayarak adama baktı. Neden böyle şeyler söylüyordu ki?

"Acemi Birliği'ndekiler ile de mi?"

"Onlar sikimde değil. Benim takımıma dahil olan herkesten bahsediyorum." Bir adım daha atıp iyice yüzüne yaklaştı. "Eğer görürsem Jaeger... Sonu senin için hiç iyi olmaz."

Eren bir şey diyemeden Yüzbaşı yanından geçip gitti. Çocuk şaşkınlıkla bakakalmıştı. Sebebini hâlâ anlamıyordu. Neden onun takımındakilerle yakınlık kurmasını istemiyordu ki?

Belki de görev odaklı olmak için söylemişti. Sonuçta Levi takımı en güçlü takımdı. Dikkat bozacak ya da insanları şaşırtacak bir şey istemiyor olmalıydı.

"Öyledir heralde." Rahatça bir nefes verdi. Petra ve diğerleri yanlış anlayabilirdi belki ama sorun olmamalı diye düşündü. "Anlayış göstereceklerdir."

Vücudu gevşerken kendi kendine güldü. Boş yere kuruntu yapmıştı. O kadar korkmuştu ki az önce antremanda döktüğü terden çok daha fazlasını döktüğüne emindi.

Böyle başarılı bir takımın elbette kuralları olacaktı. Bu da onlardan birisiydi. Yüzbaşı kimsenin odağı bozulmasın istiyor olmalıydı.

Zaten başka ne sebebi olabilirdi ki?

Ereri demişken ereri shipleyenlerin kafasını si

Yandere Heichou || Levi x ReaderHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin