抖阴社区

haddini a?ma

293 33 35
                                        

sunoo'dan

ara tatile çok az gün kaldığı için okulun son günleri çoğu kişi gelmiyordu. ama ben geliyordum bir nevi gelmek zorunda kalıyordum çünkü ben evdeyim diye annemin ikide bir ne yaptın diye arayıp ders ile ilgili konuşup sözde düşen birkaç puanım için bana kızdığı dakikaları ve beni neden umursamıyorsun adlı singleını dinlemek beni okuldan fazla yoruyordu.

son birkaç gün içinde arada changbin geliyordu ya da seungmin ile okuldan kaçıyorlardı. hyunjin ise yeji ise aileleri onlara gözleri gibi baktığı için gelmek zorunda kalıyorlardı. tabii yeji gelince ryujin de geliyordu ama onun dışında bizim gruptan kimse gelmiyordu.

riki japonya'ya dönmüş yuna ise ailesi ile tatile gitmişti tek tesellim bugün gelecek olmasıydı. beomgyu ve jaemin çalışmak için gelmiyorlardı. elitlerin de genellikle çoğu son sınıf diye ya üst katlardaki boş sınıflarda ders çalışıyorlar ya da arada bizimle konuşmak için geliyorlardı özellikle felix ve lia için.

ama bugün şansıma hiç kimse yoktu. keşke gelmeseydim diye düşünürken aşağıya inen gri saçlıyla gülümsemiştim.

koşarak yanına gittiğimde gülümsemiş elini belimin arkasına atmış hareket etmememi sağlamıştı.

"ne oldu da beni görünce bu kadar mutlu oldun?""sabahtan beri bizimkileri filan arıyorum kimse yok çok daralmıştım ya.. senin ders çalışman gerekmiyor muydu?" "aslında gerekiyor ama kantine gidip soğuk birkaç içecek alıp üst katlara çıkacaktım. eğer yalnızsan benimle gel istersen?" sorusuyla kocaman gülümseyip kafamı sallamıştım. bu tepkimle saçımı karıştırıp uzaklaşsa da sinirlerim bozulmuştu.

°°°
öğle teneffüsünden önceki derste hocanın yoklama almasını bekledikten sonra tekrar yukarıya gri saçlının yanına çıkıyordum. sabahtan beri olan mutlu ve enerjik olan ruh halime karşı olan aklımı karıştıran düşünceler bütün huzurumu sikip atmıştı.

hormonları tavan yapmış liseli ergenler gibi gözükmek istemem ama gri saçlı benim neyim. sahi, biz gri saçlı ile neyiz? göğsüne yatıyorum, sarılıyoruz, beni belimden kavrıyor, güzel olduğumu söylüyor, herkese karşı beni koruyor, her zaman yanımda ve yardımcı oluyor, elini bacağıma koyuyor birde yetmezmiş gibi orayı okşuyordu kesinlikle her şekilde temasta olmamıza bayılıyordu kısacası.

ama tüm bunları göz önünde bulundurunca aramızdaki ilişkinin sadece tensel temas isteyen iki ergen piçin ilişkisine benzediğini inkar edemiyordum. resmen duygusal boşluğumuz varmış da onun için birbirimizi kullanıyor gibiydik.

açıkçası aramızdaki ilişkinin ten temasından fazlası olması benim hoşuma giderdi, ancak bunun tek taraflı olması asla hoşuma gitmezdi. birbirimize temasta bulunmaktan çekinmiyorduk ama sevgili de değildik.

hatta birbirimize 'seni seviyorum' bile demiyorduk. belki de sadece bana acıyordur. sahi ya, gayet güzel bir hayatı varken ve bu denli popülerken neden benim gibi biriyle takılmak istesin ki? kesinlikle bana acıyordu.

beni düşüncelerimden ayıran şey gri saçlının sesi olmuştu. "sunoo! yarım saattir sana sesleniyorum, telefonun çalıyor duymuyor musun?" cidden her şey birbirine karışmıştı.

düşüncelerimle o kadar boğuşuyordum ki telefonun çaldığını bile yeni fark etmiştim. "dalmışım ya, şu telefona bakıp geliyorum" diyip ayağa kalkmış ve boş bir sınıfa girmiştim. arayana baktığımda annem olduğunu görmüştüm. kesinlikle bekletmek istemezdim o yüzden gördüğüm gibi direkt açıp kulağıma götürdüm.

açar açmaz cikciklemeye başlamıştı.

"sunoo. bu notlarının hali ne? matematikçiniz de notları girmiş bir dönemde ders ortalamanın iki puan birden düşmesi ne demek biliyorsun değil mi?"

"biliyorum efendim"

"güzel. peki bu notun düşmesinin özel bir sebebi olduğunu düşünüyor musun? ya da farkında mısın?"

"hayır düşünmüyorum, ayrıca o kadarda düşmedi iki puan sadece"

"karşılık vermeyede başlamışsın bakıyorum. ayrıca denemede ikinci sıraya düşmeni de görmezden gelemeyeceğim. hatanın kendinde olduğunun farkındasın değil mi?"

"evet efendim. ama sadece bir kez oldu, ilk defa geriledim"

"sorunda bu zaten! ilk defa geriliyorsun ve bu senin çevren yüzünden. yurt dışına çıkmadan önce hocalarınla konuşmaya geldiğimde yanında gri saçlı birini görmüştüm. onun yüzünden değil mi?"

"hayır saçmalıyorsun!"

"sunoo, haddini aşma"

"üzgünüm efendim"

"bu notlar düzelmezse ve bu seferde dönem birincisi olmazsan cezasını çekeceksin, anlaşıldı mı? ayrıca yanında öyle kişileri görmek istemiyorum. başımıza ibne mi olacaksın birde yoksa"

"anlaşıldı efendim". annem her zamanki sözlerini söyleyip yüzüme kapatmıştı. doğumumdan beri böyleydim. aslında ailemiz böyleydi. doğduğumuz ilk andan beri belirli bir kalıba sokulurduk. çünkü gözlere hitap etmeli, herkesin ideali olmalıydık öyle değil mi?

her şeyin en iyisi benim olmuştu. yediğin önünde yemediğin arkanda zırvalıkları falan. tabii bu şeyler bazı şeyler karşılığında alınıyordu. mesela notlarım her zaman iyi olmalıydı, eğer notum iyiyse sadece bir kafa sallamasıyla geri odama dönerdim. ama eğer kötüyse ceza alırdım. şu ana kadar aldığım en ağır ceza bir hafta dışarı çıkma ve telefon cezasıydı ve fazlasıyla acı vericiydi.

yemeğim bile belli bir ölçüye göre verilirdi. fizik olarak kore'ye uymalıydım tabii ki de. tamamen bir robot gibi büyütülmüştüm. her zaman iyilik meleği olmalıydım. eğer bir kabalığım fark edilirse o zaman akşam yemeği yiyemezdim. tabii bunlar ailem sürekli iş için yurt dışına çıkmadan önceydi. annem ve babam sürekli gittiği için bende rahattım olduğum gibi davranabiliyordum.

ailemiz tamamen sürü psikolojisiyle devamlılığını sürdürüyordu. hepimiz aynı şekilde büyütülmüştük. annem annesinden öğrenip bana aktarmıştı, çocuklarıma öğretmem için. hepimiz robot gibi yaşıyorduk. hayatımız tamamen bir moroton. duygusuz insanlar silsilesi.

babam anneme göre daha anlayışlıylıydı en azından sadece babamla kaldığım zamanlar daha rahat olabiliyordum.

aslında her şey bir besin zinciri gibi ilerliyordu. sadece biraz mantık çalıştırmak gerekli. besin zincirinin ilk halkasında hiçbir şeye karşılık veremeyenlerdir, yani güçsüzler. onlar daima kaybetmişlerdir, güçlüler tarafından avlanırlar. besin zincirinin orta halkasında karşılık verebilenler vardı, yani kendini belirli bir kalıba sokmayanlar.

kendilerini savunmayı bilenler. besin zincirinin en son halkasında ise güçlüler vardı. otoriter ve dominant. herkes onların kurallarına göre yaşamalıydı yoksa işler tıkırında gitmezdi.

ben ise bu zincirin en son halkasındaydım ama orta halkada olmak isterdim ki zaten öyle davranıyordum.

boş sınıfta öylece düşüncelerim arasında kaybolmuşken beni düşüncelerimden çekip atan yine ve yine gri saçlının içeri girmesiyle oluşan kapı sesiydi. o tarafa döndüğümde meraklı gözleriyle oturduğum sıraya gelmiş ve o da oturmuştu.

♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪♪

bu bolumu txt dinleyerek yazdim txt dinleyin dinlettirin -kamu spotu evt- (mintcikolat )

p1harmony de dinleyin
(sunoobestbody )

blonde and gray?sunsunHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin