"Cenaze ilanı" diyen hocanın sesiyle açtım gözlerimi. Hava aydınlanmıştı. Hoparlörden gelen sese dikkat ederken Mert'in yokluğunu fark ettim. "Köyümüz sakinlerinden Sermiyan Noya'nın kızı Yağmur Noya vefat etmiştir."
Ne! Yağmur mu! Ben! Ayağa fırlayıp odadan çıktım, eve ne zaman geldiğimi hatırladım. Gece uyku tutmamış bende çıkıp gelmiştim.
"Baba!" Babaannem ve babam bahçede ki masada oturmuş anonsu dinliyordu. "Baba" diyerek yanına vardım, elimi omuzuna koydum ama tepki göstermedi.
"Duyuru " dedi aynı ses ve sıçrayarak uyandım. Kalbim küt küt atarken nerede olduğuma baktım. Bölük bölük uyuduğum o gece asla bitmezken sadece birkaç dakika gözüm dalmış yine kabus görmüştüm. Perdeyi sıyırıp camı açtım. "Dere taşdi. Köy halku evlerunizden çıkmayun."
"Senin Allah cezanı vermesin, aklım çıktı." Camı kapattım. Aklım evde kaldı burada da sabah olmak bilmiyor. Fırtına oldu elbette hiçbir yere gidemedik, olduğumuz yerde sabah olsun diye bekliyoruz. Mert'in üzerini örtüp ayağa kalktım. Bütün gece uyudum sanki ve asla sabah olmuyordu.
Sessizce odanın kapısını açıp koridora baktım. Ben bu eve ilk defa girdim sanırım, bayağı da güzelmiş evleri. Herkes yukarıda yatıyor, biz misafirler alt katta yatıyoruz ve yukarıya çıkan merdivenler koridorun sonunda, arka kısımda. Ufak ufak gidip mutfağa girdim. Tezgahın üstünde duran sürahi ve bardağı kendime çekip su koydum. Ne korkunç rüyalar görüyordum artık ve her biri bir öncekinden daha korkunç oluyordu sanki.
Suyu içip bardağı evyenin içine bıraktım. Geri dönüp giderken Malik belirdi kapıda, boş bulunup irkildim.
"Ya manyak mısın?"
"Bu kadar korkacak ne var bunda?"
O geceden sonra gözümle gördüğüm adamı bile yeni fark etmiş gibi korkuyordum. Dikkatimi toplayamıyor, sürekli olarak diken üstündeydim. O vurulma beni derinden etkilemişti bunu biliyordum. Psikolojik destek alsam daha iyi olurdu ama kim uğraşacak onunla.
Yanından geçip çıktım mutfaktan, iki adım sonra da kolumu tuttu. Adım atmayı kestim, yine de yüzüne bakacak değildim. Bir aydır onu düşünmediğim bir an bile olmadı. Uykularımdan oldum, yemeden içmeden kesildim. Günde sadece bir öğünle ertesi günü akşam ettim.
"Yağmur."Kolumu çekip aldım. Bir şeyler söyleyecek ve ben ona inanacağım. Bir aptal gibi hissediyordum kendimi. Gidip odaya girdim, oğlumun yanına uzandım. Beni sevdiğini söyleyecek ha, ama çok. İnanacak mıyım? Seven insan gider mi? Hadi bir kere gitti, yine yapar mı?
Telefonumu aradım yanlarımda, babama iyiyim yazayım da uyusun. Telefon da salonda aferin. Kalkıp daha sessiz çıktım odadan, parmak uçlarımda gidip salona baktım. Malik orada, telefonumu elinde tutuyor. Aferin Malik engeli kaldır, çünkü ben gururdan bunu asla yapmam.
Diğer kapıdan mutfağa girip yeni bir bardak su alıp salona açılan kapıdan geçtim. Telefonumu bırakmış, toz olmuş. Benim şifremi nerden biliyor ya. Gerçi tahmin ederek girdiyse kolayca açtı, çünkü canım şifrem oğlumun doğum tarihi. 15 şubat 2018.
Feci uykusuz bir gece sonrasında erken saatlerde kalktım yataktan. Eve gitsem hiç fena olmayacaktı. Şimdi çıkıp gitsem ayıp olur mu acaba? Neyse kalkıp bakalım kim ayakta, kim var mutfakta.
Mert'in üstünü değiştirdim. Dedesi kılıklı erkenden açtı gözlerini, şimdi babam onu doyurur bende uyurdum. Of baba ya, senin yapacağın işe, benim atacağım tribe.

??MD? OKUDU?UN
K?PR? (Bast-? Zaman)
General FictionBir kad?n ?iddetten ka??yor, d?rt ayl?k bebe?iyle hi? oturmadan, yorulmadan ?al???yor. ?ok kere ?lümden d?nmü? olan k?z hayatta kalmak i?in ?stanbul'da ailesinden gizli bir ya?am sürüyor. Bir gün gen? bir adam?n evine temizli?e gidiyor ve i?te ondan...