Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gecenin bir vakti, kapıyı gizlice aralayan beden dışarıdaki elektrik şalterini kapatmadan içeri girme salaklığı yaptığında karşılaştığı manzara onu tam olarak üç adım geriye dört adım ileriye götürebilecek türdendi. Uzun zamandır dışarıda Palm Beach şehir sahillerinde yürüyerek insanlarla fotoğraf çekinmek dışında yaptığı bir diğer şey, arkadaş grubuna belli etmeden galibiyet gülüşü takınmaktı ancak Jungkook, geç saatlerde dahi temizlikle uğraşan yeni ev arkadaşının kırmızı şortunun açıkta bıraktığı baldır ve bacaklarıyla karşı karşıya geldiğinde kısa bir an duraksayıp içinden küfrederken mağlup olmuş hissediyordu, "Bu herif harbi deli."
Ondan habersiz yerleri halıymış gibi çitilemekten diz kapakları kızarmış beden, elinde tuttuğu sert kıllı fırçayla amerikan mutfağın oturma odasıyla kesiştiği noktadaki Jungkook'un en az yirmi beş yıllık kirini temizlerken, hiç susmadan laf söylüyordu, "Tüm işi başıma kakaladı." Florida'ya başka bir eyaletinden buraya gelirken yanında getirdiği dört bavulunun yanında, ev eşyalarını getirmesi için tuttuğu araç için ona eve yerleşmesine yardımcı olacak kimse yokken, üstüne sadece kampüste birkaç kez gördüğü, adı çıkmış herifin iki katlı evinde kendine ait olması gereken kısıma yerleşmişti.
Jungkook odaya baktığında hayatında sahip olmadığı düzeni gördü. Yüzünü ekşitti. İki eliyle spor yaparcasına diz üstünde kalçasını indirip kaldıran ev arkadaşıyla hiç tanışmasına gerek kalmadan evin içindeki elektrik şalterine yürüyebileceğini mesafeyi hesap etti. Koridorun diğer ucunda, merdivenin altında kalan banyonun hemen yanındaydı.
Taehyung'un kalça hareketlerine göre adımlarını ayarlayarak attı. Yeni silinmiş yere basarken hiç utanması yoktu. Maske altında sırıttı, ardından dudaklarını birbirine bastırdı. Elindeki öylece tuttuğu körelmiş bıçağı işaret ve baş parmağı arasına alarak seke seke diğer uca gitti. Hiçbir şeyden haberi olmayan birinin kuracağı türde rahatlıkta cümleler işitti, "Florida'yı oldum olası sevmemişimdir... Hayır, bana övüp durduğun çocukla tanışmadık." Telefondaydı, kulağındaki kulaklık belki de o gece yaşanacak arbedenin gürültülü ayak seslerini de engelliyordu, "Bilmiyorum. Umarım cehennemin dibine gitmiştir, gelmez hiç. Saat altıdan beri odası hariç her yeri temizledim. Eşyalarımı yerleştirdim. Küçük bir halı var onu sermeden yerleri silmenin iyi olacağını düşündüm... Sadece demek istediğim ev bulmak kolay olmadı. Ondan hoşlanmıyorum... Nasıl göründüğü umrumda değil...TANRIM..."
