soldan sağa dört harf ölüm yazılmamış beş harf hayat aşk nereden nereye
&
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
&
"Suna, ben çok kötü bir şey yaptım!" Karşımda telefonumun ekranında duran arkadaşım bana oldukça şaşkın bakıyordu.
Şaşkın olması çok normaldi. Sabah kalkar kalkmaz ilk durumumu sorgulamıştım ondan sonrasında aklıma gece olanlar gelmişti.
Evet dün geceyi hatırlıyordum. Yatağa yatıp uyuyana kadar yaptığım tüm rezillikleri hatırlıyordum. Keşke hatırlamasaydım hatta direkt tüm hafızam silinseydi de kendi adımı dahil unutsaydım. Bu aralar kendimi asla yapmayacağım şeylerin içinde bulmak beni şaşırtıyordu.
Adam beni potansiyel sapık zannediyor olabilirdi. Hatta 'Ulaşılmazı oynayan kadın beni eve attı, sarhoş olup üstüme saldırdı.' diyerek aklında ki cümleleri böyle ifade ediyor olabilirdi.
Düşündüklerim yüzüme yansımış olacak ki Suna dehşet bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Efsun, iyi misin hayatım? Söyle bana ne oldu hadi. Sabahın köründe beni bu halde neden aradın?" Garip garip ona baktım.
"Saat 11 Suna." Çığırdı. Evet tam anlamıyla çığırdı. "Konu bu mu aptal?! Söyle artık bu halin ne? Dün gece bara gitmişsin de ordan bir adamla yatmışsın ve korunmayı unutmuşsun gibi bakıyorsun."
Görüntülü konuşmanın kötü yanı da bu. Suna'nın saçını başını yolamıyorum malesef.
"Suna, lütfen sus." Elini ağzına götürerek fermuar kapatıyormuş gibi yaptı. Bende başladım anlatmaya...
"Dün gece evde tektim, güzel güzel takılıyordum değişiklik olsun diye şarap bile açmıştım. Kendi kendime vakit geçirecektim yani."
Gözleri kocaman açıldı. "Barda değilde evde mi ya-" Sinirle ona çevirdim gözlerimi.
"Suna!" Dudaklarını birbirine bastırarak sustu.
"Sonrasında kapı çaldı..." Elini ağzına götürmüş parmağını dişleyerek bana bakıyordu şimdi. Sanki film anlatıyordum!
"Kapıda Atilla Bey vardı." Ve Suna öyle büyük bir çığlık attı ki yerimde zıpladım. Oturduğu yatakta ayağa kalkmış yatağın üstünde zıplamaya başlamıştı.
"Ne demek Atilla geldi??" O sırada telefondan hızlı bir kapı açılma sesi ve ardından Eren'in sesi geldi.
"Suna? Güzelim iyi misin, neden bağırdın öyle?" Suna zıplamasını durdurmuş Eren'e kısa bir bakış atmıştı.