Selam dostlaaarr! Yeni bir bölümle geldimm. Umarım bölümü seversiniz.
Oy vermeyi unutmayın lütfen^^
Herkese iyi okumalar...
"Hazır mısın?" Pars çok rahat bir şekilde bana kopya vermek için hazırlanıyordu. Benim aksime hiç de endişeli değildi. Oysa benim üstümde hem kopya çekiyor olmanın hem de ondan kopya çekiyor olmanın gerginliği vardı.
Sınav başladığında Pars hızla önündeki kağıdı doldurmaya başladı. Bense sadece soruların altını çiziyor ve bir şeyler yazıyor gibi kalemi oynatıyordum oysa tek yaptığım kağıda kalpler çizip içini boyamaktı.
Dakikalar sonra Pars'ın işi bitmiş olsa önümdeki kağıtla kendi kağıdını değiştirdi. Sınav klasik olduğu için bakıp geçirmem gibi bir seçenek yoktu. O da bunun farkında olduğundan kağıtlarımızı değiştirdi. Ben bu kez onun kağıdıyla oyalanmaya başladım. Elinin kağıda dağıttığı kalem ucu lekelerini tek tek silgiyle siliyordum çünkü kağıt üzerinde yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Sınavın bitimini haber veren zil çaldığında elim titreye tireye kağıdımı öğretmen masasına götürüp bıraktım. İçim aşırı huzursuzdu muhtemelen bunun sebebi de eğitim hayatımın ilk kopyasını çekmemdi.
Sınıftan çıkarken gözlerim Pars'ı aradı ama hiçbir yerde onu bulamadım. Ne ara kağıdını vermişti ve ne ara çıkıp gitmişti bir türlü aklım almıyordu.
İlerleyen Saatler...
Öğleden sonraları okul genelde daha boş oluyordu çünkü sınav haftasındayken birçok öğrenci bir sonraki günün sınavına çalışmak için öğleden sonra evine dönüyordu. Yarınki sınava kendimi hazır hissettiğim için öğleden sonra okulda kalıp matematik denemesi yapmayı tercih etmiştim.
Son derste herkes denemesini bitirmişti ve şimdi yapamadığımız sorular üzerinde duruyorduk. Pars önümde oturuyor ve pürdikkat tahtada soru çözümü yapan hocamızı dinliyordu. Ara ara önündeki kitapçığa bir şeyler yazdığı gözüme çarpsa da genel olarak tüm soruları çözmüştü
Hocanın en son çözdüğü sorudan sonra herhangi bir yanlışım ya da boşum olmadığı için kitapçığımı kapatmış ve başımı sıraya koymuştum ki Pars'la sınavdan sonra konuşamadığımız aklıma geldi. O ortadan kaybolunca ve araya deneme girince onunla konuşamayışımız arada kaynamıştı.
Önümdeki kitapçığı elime aldım ve rulo haline getirip yavaşça Pars'ın omzuna dokundum iki kere. Sakince bana arkasını döndüğünde "Şey," diye başladım "biz konuşamadık bugün farkındaysan," diyerek cümlemi toparladım.
"Ne konuşmak istiyorsun? Söyle de konuşalım," rahat ses tonu ve vücut pozisyonu beni her seferinde neden bu kadar rahat davranamadığımı sorgulamaya itiyordu.
"Hani sınavda sen bana yardımcı oldun ya. O konu hakkında konuşmayalım mı?" en az onun kadar rahat davranmıştım ve sanırım ilk kez. Normal şartlarda rahat bir insan olsam da şu an kopya çektiğim için biraz utanç duyuyordum. Bu yüzden sadece Pars'la değil herhangi biriyle konuşurken bile çok geriliyordum bugün. Kopya çektiğim hatta Pars'ın direkt kağıdımı doldurduğu ortaya çıkacakmış gibi hissetmem davranışsal olarak beni geriye çekiyordu.
"Lafı bile edilmeyecek kadar ufak bir iyilik," Pars gerçekten beni çıldırtmak üzereydi. Elimdeki denemeyle hızla Pars'ın kafasına vurduğumda Pars irkilerek bana döndü. "Bana bak bakalım Pars paşam. Bu konu senin için önemsiz olabilir ama ben bu kopya meselesi yüzünden gördüğüm muameleyi unutmam. Özellikle de bunun sebebi senken... Öyle basit diyerek geçiştirme."
Pars yüzünde yorumlayamadığım garip bir ifadeyle bana bakıyordu. Acaba içinden salak olduğumu filan mı düşünüyordu zira birinin kafasına denemeyle vurmak akıllı birinin yapacağı bir iş gibi görünmüyordu.
"Özür dilerim," kaşlarını çatıp anlamamış gibi bakınca özrümün sebebini açıklama gereksinimi hissettim "yani kafana vurduğum için."
Pars bana boş boş bakmaya devam ederken sınıf kapısı çalındı. Kemal Hoca'nın izniyle içeri birisi girdi: Nöbetçi öğrenci.
"Dersinizi bölüyorum özür dilerim hocam. Elçin ve Pars bu sınıfta mı?" nöbetçi öğrencinin sorusuyla içimden kaç küfür ettim bilmiyorum.
"Evet, buradalar," dedi Kemal Hoca elindeki kalemiyle bizi işaret ederken.
"Müdür çağırıyor." diye kısa bir açıklama yapınca Kemal Hoca "İkisini birden mi? Hadi gidin bakalım," dedi bize doğru.
Pars'la birlikte gergin bir şekilde koridorda müdürün odasına doğru ilerliyorduk. İkimiz de az çok bugünkü kopya meselesi yüzünden çağrıldığımızı kestirebiliyorduk.
"Anlamıyorum hangi salak görüp bunu şikayet etmiş olabilir ki?" diye söylendi Pars kendi kendine.
"Alt sınıflardandır belki de," kendimce açıklama getirmeye çalıştım.
"Ben alt sınıfların bununla uğraşacağını sanmıyorum ama neyse," derin bir nefes verdi.
Müdürün odası önüne geçince Pars önüme geçip kapıyı çaldı ve önden içeri girdi. Ben arkasından odaya girerken Pars çoktan müdürle konuşmaya başlamıştı.
"Bizi çağırmışsınız hocam," Pars serinkanlı görünmeye çalışsa da içten içe tutuştuğunu anlamak zor değildi çünkü tam olarak ben de aynı durumdaydım.
"Marifetlerinizi duydum ne güzel bir ikili olmuşsunuz siz. Ben sizi kavgalı biliyordum, bakıyorum da artık Pars," durakladı "Elçin'in kağıtlarını dolduruyorsun."
Başım yavaşça yere eğildi. Utandığımı iliklerime kadar hissetmiştim. Keşke o sınavdan sıfır alsaydım da şu an bu duruma düşmeseydim diye düşünmeden ve kendimi suçlamadan geçirdiğim bir saniye yoktu.
"Çocuklar, bu konuda gerekli işlemleri yapacağım. Sınıfınıza dönebilirsiniz şimdilik," eliyle kapıyı gösterdiğinde ikimiz de sakince odadan çıktık.
"Bir ara gidip özür dileyelim. Disiplin vereceğini sanmıyorum. Sana bir şey derse, üstüne gelirse sesini çıkarma biraz alttan al. Saygısızlık yapmazsak unutur gider," Pars bana göre daha sakin karşılıyordu ve hatta yaptıklarımızın cezasız kalacağına da çok emindi.
"Emin misin?"
"Bu okulda hiçbir 12. sınıfa ceza verildiğini görmedim."
***
Evde oturmuş içim içimi yiyordu. Halama bu konu hakkında kesinlikle açıklama yapmam ve durumu anlatmam gerekiyordu çünkü eğer işler Pars'ın anlattığı gibi gitmezse başım büyük belaya girerdi. Bu durumda da beni destekleyecek birine ihtiyacım oluyordu işte.
Halam elinde market poşetleriyle salona girdiğinde ellerindeki poşetleri gösterdi. Yerimden kalkarak elindeki birkaç poşeti aldım ve birlikte mutfağa geçtik.
Poşetten çıkardıklarımızı birlikte mutfaktaki yerlerine yerleştirirken uzatmadan konuya girdim. "Hala ben kopya çektim ve yakalandım," lafı dolandırmadan öncesinde kendimi acındırmadan direkt olarak söylemiştim.
"Ne? Elçin ne diyorsun sen?"
"Öyle işte hala," elimdeki salçayı buzdolabına koyduğumda halama döndüm.
"Ben bugünkü sınavıma çalışamadım, kafamı meşgul eden bazı şeyler vardı." tezgahın üstünde duran bezle oynuyordum tüm bunları anlatırken ve gözümü oynadığım bezden ayıramıyorum.
"Sonra sınıf arkadaşım da benim kağıdımı alıp yazmadıklarımın hepsini yazdı. Bizi galiba birisi görüp müdüre şikayet etmiş, son derste çağırdı müdür ikimizi yanına. İşlem yapacakmış öyle söyledi."
"Ne vardı kafanı meşgul eden?"
"Bir konu," bakışlarımı halamdan yere çevirdim.
"Ben de o konuyu soruyorum işte," halam yavaş yavaş sinirleniyordu.
"Hala bu kısmı geçsek?" diye sordum sessizce.
"Elçin benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Kocaman kızsın halacığım 'kopya çekme sakın' diye öğüt veremem sana. Okula çağrılırsam gelir gerekli konuşmayı yaparım. Benim için önemli olan senin kafanı bu kadar meşgul eden konu neyse o."
Seneler önce halamla yaşadığım bir tartışmayı hatırlıyorum. İlk kez halamla bu kadar şiddetli kavga ediyorduk. O tıpkı bir annenin çocuğuna yaptığı gibi çok kızmıştı. Gerçekten o gün halamın annem gibi davrandığını ve beni çocuğu olarak gördüğünü anlamıştım, erken yaşta edinilmiş bir çocuk...
Halam bana kızdığında anlık bir alevlenmeyle "Sen benim annem misin ya? Halamsın sadece, babamın kardeşi!" diyerek onunla dalga geçmiştim. Uzun uzun ona anlatmıştım bana bu kadar karışmanın onun haddine olmadığını...
Halamı o gün çok kırdığımı şimdi anlayabiliyordum aslında çünkü o yıllarda ben daha çocuktum. Kaldı ki şimdi bile çok büyüdüğüm söylenemezdi.
Bugünkü meselede de yine halamın o tartışmayı ve benim söylediklerimi aklından atamadığını, kendine konu bana gösterdiği tepkiler olunca sınırlar çizdiğini daha iyi görebiliyorum.
Tekrar selam dostlarımmm
Bölümü nasıl buldunuz?
Pars, Elçin'e kopya verirken sizce masumiyetle mi yaklaşıyordu?
Pars ve Elçin'in kopya çektiği müdüre nasıl ulaşmış olabilir?
Elçin ve Pars ikilisi nereye varır?
Yeni bölüm teorileriniz neler?
Elçin hala Pars'a bir yanıt vermedi sizce sonraki bölümde bir yanıt alsak nasıl bir şey duyardık?
Elçin ve Pars disiplin cezası alır mı?
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, oy vermeyi ve beni takip etmeyi unutmayınn^^
Yeni bölümde görüşmek üzere hoşçakalın^^