¶¶ÒõÉçÇø

AŞKIN İKİ YÜZÜ (gxg)

By zehrahes

7.9K 419 1.4K

İki kadın, bir yalan, sürdürülecek bir oyun. Bir yalan iki insanın hayatını ne kadar değiştirebilir? Bazen en... More

İstenmeyen Randevu
Yalan
Yan KomÅŸu
´¡²Ô±ô²¹ÅŸ³¾²¹
Beni Bırakma
Gerçek Hisler
Korku
³Ûü³ú±ô±ðÅŸ³¾±ð
Kalplerin Yakınlaşması
Hediye
Duyuru~Yeni kitap
Beklenmeyen
ݳپ±°ù²¹´Ú
³§Ä±³úı
°­²¹Ã§Ä±ÅŸ

ݲԳپ±°ì²¹³¾

525 30 33
By zehrahes

Lina'dan.

"Korktum."

Göz kapaklarım titredi. "Çok korktum."

Gözlerim zorlukla açılırken görüşüm bulanıktı. Hafif gözümü kırpıştırmamla görüntüm netleşirken beyaz tavana bakıyordum.

Elimin üstünde bir baskı hissederken bakışlarımı konuşan bedene çevirdim. Gözlerini indirmiş birleşen ellerimize bakıyordu.

Hastanedeydim.

Gözlerim anlık kapandı. Ne olmuştu bana?

Başımda bir sızı hissederken kendimi zorlamamaya karar verdim.

Şu an değil.

Gözlerim yeniden açıldığında elimi tutan elini güçsüz bir şekilde sıktım. Kafasını öyle hızlı kaldırıp bana bakmıştı ki şaşırmıştım.

Kan çanağına dönmüş gözleriyle bana bakarken içimde bir yerlerin sızladığını hissettim.

Endişe, mutluluk, hüzün ve adını koyamadığım duygular bakışlarında gezerken "Uyandın." dedi inanamaz bir sesle.

"Sen kimsin?"

Bakışları donakalırken nefes bile aldığından şüpheliydim. Gözbebekleri titrerken zorlukla yutkunduğunu gördüm.

Hafif bir şekilde gülümsemeye çalıştım. "Sen kimsin ve benim tanıdığım o kıza ne yaptın?"

Elini sıktım. "Işıl."

İsmini söylememle gözlerini sıkıca kapattı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Gözaltları çökmüş, ağlamaktan minik burnu kızarmıştı. Gözlerinin yeşili bile daha soluk görünüyordu sanki. Kemikli suratı daha da zayıflamış gibiydi. Kısa saçları dağınık bir şekilde yüzünün etrafını çerçevelemişti.

Bu halini sevmemiştim.

Gözlerini açmasıyla duygu yüklü bakışlarıyla karşılaştım. "Çok korkuttum seni sanırım."

Bir şey söylemeden yüzüme bakarken bu hallerine alıştığımı düşündüm. O çok konuşmazdı.

Ona alışıyordum.

Beni şaşırtarak dudaklarını araladığında kısık sesle konuşmaya başladı. "Beni unuttun sandım."

Gerçekten de etkilenmiş görünüyordu. İçim pişmanlıkla dolarken "Özür dilerim, seni biraz da olsa güldürmek istedim. Ama işe yaramadı sanırım."

Beklemediğim bir anda bana doğru eğilince ne yaptığına bakarken nefesimi tuttum.

Elini yüzüme dikkatlice yerleştirdiğinde gözlerim gözlerine tutunmuştu. Yüzümü incitmekten korkar gibi okşayıp "İyisin." dedi belli belirsiz bir sesle.

Başımı olumlu anlamda sallarken aniden giren bir acıyla inledim.

Panikle üzerimden kalkıp elini kolunu nereye koyacağını bilemeyerek gözlerini bana dikti. "Ben mi bir şey yaptım? Canını mı acıttım?"

Onun bu kadar paniklemesine anlam veremezken "Sakin ol iyiyim. Anlık bir acıydı." diye yatıştırmaya çalıştım.

Elini ensesine atıp saçlarını karıştırdı. Kafasını hızla sallarken "Ben en iyisi gidip doktoru çağırayım." diyerek kapıya doğru yürümeye başladı.

"Işıl." Seslenmemle bana döndü.

"Yalnız kalmak istemiyorum." Sesim acınası çıkıyordu.

Eli kapı kolunda donakalırken sıcak bakışları içimi deliyordu. "Bana iki dakika ver."

Gözlerimi kapatıp açtım.

Odadan çıkmasıyla yalnız kalırken gözlerimi yeniden tavana çevirdim. Aklıma yaşadıklarım bir bir gelirken gözlerimi acıyla kapattım.

Merdivenlerden düşmüştüm.

Hayır.

Beni itmişti.

Gözlerim hızla açılırken beynimde sadece bir isim dönüp duruyordu.

Turgut.

Piç kurusu.

Nefesim hızlanırken doğrulmak için bir hamle yaptım. Bedenim acıyla kıvranırken doğrulmayı bırak hareket bile edememiştim. Ben istemesem de o anlar beynime nüfus ederken elimden hiçbir şey gelmemişti.

Merdivenlerden yuvarlanmam, çığlıklarım, bedenimdeki dayanılmaz acı ve kafamı çarparak durmam...

Serum takılı olan elimi zorlukla da olsa hareket ettirerek başıma götürdüm. Elimin altında sargı bezini hissederken gözlerim doldu.

Şerefsiz diye geçirdim içimden. Neden yapmıştı bunu bana?

Kapının açılmasıyla gözlerimi elime indirdim. "Lina hanım geçmiş olsun."

Başımı kaldırıp doktora göz ucuyla baktım. "Sağ olun."

Doktor rutin kontrolleri yaparken gözüm arkasında duran Işıl'a çarptı. Dikkatli bakışları doktoru takip ediyordu.

"Ne zaman eve gidebilirim?" Işıl'a bakarken dudaklarımdan dökülmüştü bu kelimeler.

"Birkaç güne taburcu ederiz sizi."

Işıl'ın da gözleri bana dönerken başımı sallamakla yetindim. Doktor dinlenmem gerektiğini söyleyip odadan çıkarken artık yalnızdık.

Ayakta ne yapacağını bilemez bir şekilde beklerken "Otursana." diye mırıldandım.

İkiletmeden yatağın yanına çektiği sandalyeye oturdu. "Beni kimse merak etmedi sanırım senin kadar."

Sözlerimle gözlerini kaçırdı. "Benim kadar kimse merak edemez." Kısık sesli mırıldanmasıyla "Ne?" diye sordum.

"Annenle Deniz burada."

Gözlerimi kapatıp içli bir nefes aldım. "Annem mi? Ben onu unutmuşum."

Uyandığımdan beri kimseyi görmemiştim. Gergince Işıl'ı süzüp "Neredeler peki?" dedim alacağım cevaptan korkarken.

Rahat bir şekilde arkasına yaslanırken "Annen biraz yorgundu, dinleniyor, Deniz de yanında. Gelirler birazdan." sözleriyle çatılan kaşlarım gevşedi.

"İyi bari."

Anlık sessizlik olurken bakışlarını üzerimde hissettim. Ona bakacak gücü kendimde bulamazken "Bir şey soracağım." diyen sesiyle gözlerim ona kaydı.

"Sor." Ne soracağını biliyordum.

"Nasıl oldu bu?" Bakışları karardı. "Biri mi yaptı?"

Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Titreyen bakışlarımı yakalayan Işıl endişeyle bana baktı. "Kim?" sandalyesini biraz daha yaklaştırdı. "Bana bir isim ver. Kim yaptı?"

Dudaklarımın titremesiyle bakışları yumuşayarak elini kurumuş kanlarla kaplı saçlarıma götürdü. Nazik bir şekilde okşayıp "Lütfen korkma. Kim yaptı bunu sana?"

Göz pınarımdan bir yaş akıp giderken kendime engel olamadan hıçkırdım. "Turgut."

Yüzündeki bütün ifadeler donarken bunu beklemediğini biliyordum. Ben de son ana kadar onun bu kadar ileri gideceğini beklememiştim. Yaşadıklarımı tekrar hatırlayınca ürperdim.

Işıl'ın aniden ayağa kalkmasıyla sandalye arkaya doğru devrildi. Odada ireli geri yürürken endişeyle onu izliyordum. "O orospu çocuğuna bunun hesabını sormazsam!"

"Sakinleş biraz lütfen." Bana baktı.

Kaşları çatık bir şekilde burnundan soluyordu. Dişlerini sıktığını farkettiğimde burnumu çektim. Işıl ürkmüş halime bakarken kendini dizginlemeye çalışıp devirdiği sandalyeyi düzelterek yeniden oturdu. Eli tekrar saçlarımdaki yerini bulunca gözlerimi kapattım. Bu kadar yakın olması hem tuhaf hem de iyi hissettiriyordu.

Kalbimin anlık hızlanmasıyla gözlerimi açıp ona baktım. Onun da bakışları bende asılı kalırken kapının açılma sesiyle duraksadım.

"Kızım!" diyen sesle usulca gözlerimiz bir birinden ayrılırken eli saçlarımdan kayıp gitti.

Annemi perişan halde bulmayı beklemiyordum. Her zaman bakımlı olan kadın sanki şu an çökmüştü. Yüzündeki makyajı akmış, yapılı olan saçları bozulmuştu. Annem gelip bana sarılırken odadan kaçarak çıkan Işıl'a baktım.

Gözlerim dalgın bir şekilde kapıda asılı kalırken başına bela açmamasını diliyordum.

***

Yazar bakış açısından.

"Sen aptal mısın?" Sakin bir şekilde sormasına rağmen sesi tüyler ürperticiydi. Topuklu ayakkabısının sesi odayı doldururken yürüyerek çocuğun oturduğu koltuğun önüne geldi.

Salık saçları zarif bir şekilde yüzünü kaplıyor, sade makyajıyla adeta parlıyordu.

Çocuk tedirgin gözlerle onun hareketlerini izlerken aklından bin bir türlü düşünceler geçiyordu. Kadının pek tekin olduğunu düşünmüyordu. Sanki her an onu öldürebilirmiş gibiydi.

Kadın gergin bir şekilde konuşmaya başlarken sesinin tonu gittikçe daha baskın bir hal alıyordu. "Ben kızı ikna et dedim, git merdivenden it mi dedim?" Parmağını kaldırıp çocuğa doğrulttu. "Kız nasıl şimdi?"

Çocuk gözlerini kaçırdı. "Bilmiyorum."

Gerçekten de bilmiyordu. O an kendini kontrol edememiş ve kızı itmişti. Bir şey olup olmamasını ise artık umursamıyordu.

Kadın onun umursamaz tavrına bakıp şaşırdı. Bir anda bu kadar ani bir ruh değişimi yaşamasının normal olmadığını bilen kadın alayla güldü. "Sen bu kızı sevmiyor muydun? Ne bu umursamaz tavırlar?"

Omuzlarını silkti. "Bu sizi ilgilendirmez. Şimdi benimle bir işiniz kalmadıysa ben gidiyorum." Kadına cevap hakkı tanımadan kalktı ve yanından geçerek odadan çıktı.

Kadın odada yalnız kalırken iki dakika önce önünde tir tir titreyen çocuğun bir anda aslan kesilmesine anlam veremedi. Şüpheyle gözlerini kısan kadın korumasına seslenerek masaya yaslandı.

İçeriye giren adama bakmadan "Şu giden çocuk hakkında detaylı bir araştırma yapmanı istiyorum."

***

Işıl'dan

Odadan çıkar çıkmaz yumruklarımı sıkarak duvara yaslandım. "İyi mi?" Deniz'in sesiyle gözlerimi ona çevirdim.

"Olacak."

Gergin halime bir bakış atarak "Bir şey mi oldu?" diye sordu.

Kafamı salladım. "Yok, benim birkaç işim var. Sonra yine gelirim." diyerek hızlıca yanından geçerek hastaneden çıktım.

Telefonumu acele bir şekilde çıkarırken rehberden aradığım ismi bulup üstüne tıkladım. "Efendim ablam?"

"Selim bana birini bulman lazım. Hemen şimdi nerede olduğunu bilmem gerek."

Hattın öbür ucundan hışırtı sesleri gelirken yerinde doğrulduğunu hissettim. "Hayırdır abla bu saatte?"

Açıkçası saatten haberim yoktu. Ama kararan havaya bakarsak epey geç olmalıydı.

"Bulabilir misin, bulamaz mısın?"

"Buluruz. Kimmiş bu?"

Motora binerken sinirle mırıldandım. "Şu Turgut iti."

Selim'in attığı konuma bakarken bir bar olduğunu anlamam uzun sürmedi. Motoru durdurup inerken etrafa göz gezdiriyordum.

Bardan içeri girmemle ağır içki kokusu yüzüme çarptı. Yüksek sesli müzikle dans eden insanları umursamadan aralarından geçerken gözlerim etrafta dönüyor, aradığını bulmaya çalışıyordu.

Gözlerim sonunda aradığını bulmuş, onu barın karanlık tarafında otururken görünce boynumu esnetip yanına yürümeye başladım.

Yalnızdı. Önündeki boş kadehlere bakınca sarhoş olduğu anlaşılıyordu. Başının üstünde durduğumda gözlerini temkinle kaldırıp bana baktı.

Sarhoş olsa da ifadesinden geçen anlık korkuyu görmüştüm. Gülümseyerek ona bakarken yüzümdeki ifadeye bakıp yutkundu "Ne oluyor?"

Yüzümdeki gülümseme silinirken "Sen daha iyi bilirsin ne olduğunu." dedim anlaması için tek tek konuşurken.

Gözlerini benden çekip anlamsızca etrafa baktı. "Hiçbir şey bilmiyorum, beni rahat bırak."

Alayla başımı sallayıp "Tabii efendim." derken ciddi olduğumu düşünerek arkasına yaslandı. "Sen gerçekten aptalsın."

Sinirli sesimi duyup bana bakacakken ensesinden tutarak ayağa kaldırdım. "Yürü."

Bana karşı koymadan yürümeye başlayınca ensesindeki elimi daha da sıktım. Mekandan çıkıp gözüme kestirdiğim ara sokağa onu iteklerken dengesini kaybedip yere kapaklandı.

"Kalk lan."

Yalpalayarak kalkınca çaresizce bana baktı. "Ben bir şey yapmadım. Bırak gideyim."

"Aynen kesin bir şey yapmamışsındır."

Ben onun üzerine yürürken o da geri adım atmaya başladı. "Sen kimsin? Sen ona bunu nasıl yapabilirsin?"

Onun kanlar içinde yatan bedeni aklıma gelince kendimi kaybederek elimi kaldırdım. Burnuna indirdiğim yumruk darbesiyle inleyerek yere çöktü. Elini kanayan burnuna götürünce hiçbir acıma duygusu hissetmeden ona bakıyordum.

"Ban sadece bana ne söylendiyse onu yaptım!"

Söylediği cümle beynimde dönüp dururken ona yaklaşarak ben de yere çöktüm. "O ne demek lan?"

Kanla kaplanmış elini yüzünden çekerken bana baktı. "Ne duyduysan o!"

Gözlerindeki karmaşık duygulara bakarken kafamı yana eğdim. "Kim söyledi bunu sana?"

Başını hızla iki yana sallarken oldukça korkmuş görünüyordu. "Söyleyemem, beni öldürür!"

Burnumdan solurken yakasından kavrayıp duvara çarptım. "Söylemezsen asıl ben seni öldüreceğim."

Ağzını bıçak açmazken kafasını sallamaya devam ediyordu. Korktuğu her halinden belliydi.

Kimdi?

Ona bu kötülüğü yapabilecek kim vardı?

Sinirle kafasını tutarak duvara çarpmamla titreyerek durdu. "Bana kim olduğunu söyleyeceksin!"

Her kelimede kafasını biraz daha sert vuruyordum. Ellerim kan içinde kalırken sonunda "Tamam." diyen güçsüz sesle duraksadım.

"Tamam söyleyeceğim."

Elimle kafasını iterek bıraktım. Başından akan kanlarla kendini tutamayarak yere devrildi.

"Bir kadın."

Gözlerimi kıstım. "Kim bu kadın? Adı yok mu?"

Güçlükle nefes alırken elini başına götürmek istese de yapamayarak bana baktı.

"Melda."

Dondum.

"Melda Soykan."

Nefes almayı bıraktım.


Herkese merhaba!

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Düşüncelerinizi benimle paylaşın!

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yapmayı unutmayın!

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 25.9K 43
"Hani bana dokunmayacaktın ne oldu" dedim sorar bir şekilde. "Şuan tam dokunmuyorum ama daha farklı şekilde dokunabilirim istersen" dedi. Mal gibi o...
25.8K 1.8K 38
"İsyan çanları doktor.." dedi. Hiçbir şey anlamamıştım. Oysa gözlerini hastaneye çevirdi ve devam etti; "Artık gitme vakti."
1.9K 346 10
"B²¹ÅŸ°ìası kollarımda, sen varsın yanımda Öptüğüm dudaklarda seni özlerim."
49.1K 3.8K 34
2 yildir ayni sinifta olan Dilcem ve Öykü birbirinden pek haz etmiyordur. belki de birisi kürt birisi laz oldugu icindir?