Herkese Merhaba arkadaşlar nasılsınız?
Finalden önceki son bölüm...
Gelecek bölüm Final.
İyi okumalar.
Umarım beğenirsiniz.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
2150 kelime.
Gelinlik de nasip olur)))
Bike'den:
Karşısında durduğum mezarın üstüne çiçekleri koyarken yan-yana duran baba-oğulun mezarına bakıyordum.
Birinin ölümü zerre bana koymazken , diğerinin ölümü kalbimin aldığı ağır darbelerden biri oldu.
Evet bu gün sınavım vardı. Herkes beni evde beklerken arabama atlayıp son kez mezara gelmek istedim.
Çiçekleri teker-teker mezarın üstüne dizerken yanda kalan mezara dönüp bakma gereği bile duymamıştım.
Elim sıcak güneş nedeniyle ısınan toprakta gezerken saçlarıma örtmüş olduğum tülbent de çoktan omuzlarıma düşmüştü.
" herkes bana emanet " Dedim gözümden damlayan yaş mermer yüzeye düştü.
" biliyor musun seni aslında ilk günden beri sevmiştim, yada seninle uğraşmayı " Dedim.
Gözlerim mezarın yanına ekili olan çiçeklerde oyalandı" annemin yanına gittim senden önce, ama bence sen bunun için bana darılmazsın" Dedim.
Minik kutuyu açınca içinde olan o geceye ait kanların kuruduğu tesbihi çıkardım.
" emanetin bende ama tesbih kullanmam absürt kaçacak normal hayatta, bende bu yüzden geçen gün bir karar aldım. Bu tesbih aşiret ne zaman toplansa benim sembolüm olacak. " Sesim kararlı çıkarken aklıma ilk katıldığım aşiret toplantısı düştü.
O gün yanımda olup bana destek olması, kendimi ezdirmemem için verdiği taktikler ve hiç bir zaman kabul etmese de beni aşiret için eğitmesi.
Abbas Demirkan geçmişti bu dünyadan. Son nefesinde dedikleri , ve bakışları birer-birer aklıma kazınmıştı.
😶🌫️😶🌫️
Düğün gecesi:
Yere düşen iki bedenle birlikte bana doğru koşan Miran hemen beni kollarının arasına alarak bedenini bana siper etmişti.
Son anda babamı çekip kendini ona siper eden Abbas ağa için ise " Baba" diye feryat eden asla kabul etmediği kızı Ayşe hala olmuştu.
Hiç bir zaman baba sevgisi görmese de babasına gönülden bağlı olan kadın hemen kollarını babasının bedeninine sardı.
" Baba!" Diyen sesi yürekleri dağladı. Uzaktan onları izlerken bir an onun yerinde kendimi hayal ettim.
Ya vurulan babam olsaydı?
Titreyen bedenim olduğu kolların arasına iyicene yığılırken Miran saçlarımın üstünü öperek bana telkinler veriyordu.
Ama şuan teselliye ihtiyacım yoktu ki...
Benim babamın varlığına ihtiyacım vardı. Babam Abbas dedemle ilgilenirken dedem kanlı eliyle onu durdurup herkesi kendinden uzaklaştırdı.
" Ayşe'm" dedi elini kızının yüzüne yerleştirip, gözünden yaşlar akan Ayşe hala da ona bakıyordu" ağam" diye öyle içli konuştu ki.
" Ayşe'm Affet beni" diyen adamın yanına beni getiren Miran'ın kollarının arasından çıkıp babama gittim.
Tıpkı benim gibi korkan babam bana sarıldı. " babam" diye fısıldadım.
" affet beni" demesiyle daha fazla ağlayan Ayşe hala Abbas ağanın sözünü kesti" deme öyle ağam" dedi.
Gözünden yaş akan adam" beni nasıl affedesin ki? Daha sana yasakladığım için baba bile diyemiyorsun...." diye mırıldandı.
Gözlerimden yaşlar akarken babamın kokusuna sığındım. İçi çıkarcasına ağlayan Ayşe hala kafasını ivedilikle sallayıp " hayır, hayır olur mu hiç öyle şey? " Dedi.
Yaşlı yüzü acıyla kasılan adam " hakkını helal et yavrum sana baba olamadım " dedi.
Baba-kız son zamanlarda oldukça yakın olsalar da, kaybedilen yıllara karşın bunlar hiç bir şeydi değil mi?
Abbas Demirkan bu gece kızından üç beş kayıp gün için değil koca bir ömür için özür diliyordu .
" hakkını helal etmesen de bu Yaşlı adamı affet" dedi. Karnının üstünden vurulmuş olan adam için ambulans hâlâ gelmemişti.
" helal olsun " diyen Ayşe hala yine o temiz kalbini bizlere göstermişti. Babamın kollarının arasından çıkıp bende onlara doğru yürümeğe başladım.
Gelip Abbas dedemin bir tarafına da ben oturup elini ellerimin arasına aldım.
Bu inatçı adam neden gidecek gibi konuşuyordu ki şimdi?
" büyük dedeciğim " dedim ağlamaktan boğuk çıkan sesime inat gür bir sesle " ne saçmalıyorsun sen yine?" Dedim.
Gözlerini bana çeviren adamın kanlı eli karnının üstüne düştü " Bike buralar sana emanet torunum" dedi Ayşe halayı işaret edip " ben ona baba olamadım ama sen onun arkasında ol emi" dedi.
Feryatlar içinde yere yığılan Zümrüt babaanne de yanımıza gelmişti " Abbas'ım" dedi.
Abbas ağa elini cebine atarak her daim yanında olan tesbihini çıkarıp titreyen eliyle elimin içine koyup, parmaklarımı da tesbihe sardı " bu benden sonra senin hakkın " dedi.
Gözlerimden yaşlar aktı akacak hale gelmişti, ama ben kendimin tutuyordum " dedem yaşlılık seni bunattı galiba? Neden böyle konuşuyorsun ki?" Diye tesbihi ona geri vermeye çalıştım " senin tesbihin, sende de kalacak" Dedim.
Kafasını salladı Olumsuz anlamda " hayır Bike Şahnaz senin bu tesbih" dedi gözleri kapanıyordu" Zümrüt hanım sana emanet, Ayşe'me baba olmak da sana kaldı " dedi zar-zor çıkan sesiyle birlikte.
Gözleri kapanmadan önce Zümrüt babaannenin elini tuttu" hatun affeyle beni , bu dünyada seni yalnız koydum" dedi ağzından kanlar akmaya başladı " benim kendi sonumu kendimin hatalarım getirdi" dedi.
Hatadan kastı kendi büyüttüğü canavara dönüşen oğlundan başkası değildi.
" Abbas'ım" diyen Zümrüt babaanne hüngür hüngür ağlıyordu" biz başaramadık evlat yetiştirmeyi" dedi.
Gözlerimden yaşlar akarken Abbas ağanın son isteği " Bike hanım ağalığı benim aksime layığıyla yap" deyişi oldu" ailem " dedi ama gerisi gelmeyecek sandım.
Gözleri kapanmıştı bile " ailemiz sana emanet " dedi ve o gece o düğünde Abbas Demirkan son nefesini verdi.
Ambulans geç kalmıştı...
😶🌫️😶🌫️
Şimdiki zaman:
Mezarın başından kalkıp getirdiğim bidondan su döktüm. Gitmek üzere arkamı dönmüştüm ki yan tarafta kalan mezara son bir bakış attım.
Adil Demirkan.
Belki de ölüm ona kurtuluş oldu, kimse bilemez ama yinede yaşamasını ve ailemizin mutluluğunu uzaktan izlemesini isterdim.
Aylar geçmişti belki ama benim acım hâlâ tazeydi. Yürüyüp mezarlığın çıkışına geldim. Babamın hediyesi olan siyah BMW marka arabama bindim.
Hızla mezarlıktan çıkarken arkamda tozu dumana katmıştım.
😶🌫️😶🌫️
Elimde tuttuğum sınav giriş belgemle birlikte gerginlikle etrafa bakarken yanımda duran Yezda minik elleriyle tek elimi kavradı" Abla?" Dedi.
Kafamı eğip zoraki bir şekilde ona tebessüm ettim " Efendim cennetim" Dedim. Yezda benim annemin bende bir yansıması olduğu için ona hep cennetim derdim.
Babam bundan iki ay önce yani, Abbas dedemin cenazesindem bir kaç hafta sonra onu evlat edinmek istediğini bize söylemişti. Ne Sarp nede ben buna itiraz etmiştik.
Yezda'nın eve gelip gitmeleri ile birlikte Zümrüt babaanne de az-çok kendine gelip kafasını dağıtıyordu.
Şuan evlat edinme prosedürleri hâlâ devam ederken minik kardeşim yanımızda olmak istediğini bize söyleyerek özel izinle buraya gelmişti.
" korkma olur mu?" Diyerek kolunda babamın ona hediyesi olan ve asla çıkarmadığı bilekliğini çıkarıp koluma taktı" buna bakınca ben yanındayım gibi düşün ve rahatla " dedi.
Sarp eğilip onu kucağına alarak tombul yanaklarını öptü " oh ben buna kurban olurum" Dedi son kez öperek. Yezda kıkırdadı ve kafasını Sarp'ın boynuna gömdü" Abi!" Dedi.
Sarp gülüp yüzünü görmek için geri çekildi " ee ben kazanamayayım mı?" Dedi.
Yezda minik kaşlarını çatıp " neden ki?" Diye sordu.
Dudak büzen Sarp" bana bir şey vermedin?" Dedi. Yezda aklına yeni gelmiş gibi heyecanla " abi ben sana evdeyken öpücük verdim ya?" Dedi.
Sarp yalancı bir üzüntüyle " ama Bike'ye bileklik verdin?" Dedi.
Yezda saçlarının ucuna taktığı tokasını çıkarıp örgüsünü geriye attı ve Sarp'ın ona göre büyük kalan elini tutup tokayı bileğine geçirdi "oldu mu?" Dedi.
Sarp kocaman gülümsedi ve Yezda'yı daha fazla öptü " mis kokulum " dedi.
Babam da beni kollarının arasına aldı " ikiniz de elinizden geleni yapın, olmazsa canınız sağ olsun. Sizden önemli değil. Sınavın tekrarı olur ama hayatın asla! Bu yüzden sakin olun ve kendinizi strese sokmayın her şey çok güzel olacak ." Dedi ve Sarp'la Yezda'yı da kollarının arasına aldı " sizi seviyorum sakın unutmayın " dedi.
Babamın dedikleri beni tam olmasa da biraz rahatlattı. Sonuçta bu Sınav her şey demek değildi. Hayatım bu sınavdan ibaret de değildi.
Babamdan ayrılınca elimi tutan Miran beni ordan biraz uzağa çekip elini yanaklarıma koyup alanlarımızı bir birine yasladı.
" Sana güveniyorum " dedi " emin ol tek başına İstanbul'dan Mardin'e gelen bir kız, kız düşmanı bir aşirete hanım ağa ola bildiyse her şeyi yapa bilir" dedi .
Gülümsedim " ya olmazsa?" Dedim.
Gözlerini gözlerime dikip " o zaman da hayırlısı deyip gelecek yılı bekleriz, ama bu kız o Ankara Hukuk'u kazanacak" dedi.
Tebessüm ediyordum ki Miran bir anda alnını alnımdan ayırarak arkada kalan babamı kontrol ettikten sonra dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurdu " şans öpücüğü " dedi.
Gülümsedim ve ondan ayrılıp Sarp'a doğru yürümeğe başladım. İkimiz el ele tutuşup Sınav olacak binaya doğru yürümeğe başladık.
Kaderi bir sınava bağlayacak biri olmamıştım hiç bir zaman, ama hayallerim için bu Sınavı alnı ak vermek istiyordum.
😶🌫️😶🌫️
Eylül ayı:
Elimdeki çantamı daha sıkı tutarken gözlerim karşımdaki binada oyalanıyordu. Hayallerim hepsi karşımda dururken daha yolun sonu değil başında olduğumun da bilincindeydim.
Önümde koskocaman 4 yıl vardı. Geçen sene okulu donduran sevgilim de yanımda durup benimle birlikte binaya bakıyordu.
Onun okulu dondurma sebebi ablasının evden kaçması sonucu yaşanan berdel olayları olmuştu.
18 ve 19 yaşında olan iki genç olarak girdiğimiz üniversite bize neler katacaktı kimse bilmiyordu, ama bildiğim tek şey artık her şeyin çok güzel olacağıydı.
Sarp da kazandığı okulu nedeniyle yurt dışına gitmişti geçen hafta. Evet belki asker olamadı ama hayalinin peşinden Amerika'daki donanımlı bir üniversitede eğitim görecekti.
İşletme okuyan ikizimle birlikte Gastronomi okumak isteyen Gonca da gitmişti. Onları daha şimdiden özlemiştim.
Babam ve artık resmen Yezda Demirkan olan kardeşim maalesef Mardin'de kalmak zorunda kalmıştı.
Kader böyleydi ya , daha dün olan şeylerin bu gün zerresi ortada yoktu. Adem amcam Affan amcamın düğününde tanıştığı kızla sevgili olmuştu.
Poyraz hâlâ tıp okuyordu.
Ve Atilla ise nihayet kendi Hayallerinin peşinden gitmeye başlamış ressamlık eğitimi alıyordu.
Hayat devam ediyordu.
Affan amcam da baba olacak işte....
Gerçi ben henüz bu duruma alışmış sayılmam ama neyse. Bizimle birlikte burada olan Arjin de Berzan abinin bize son dakika sürprizi olmuştu.
Evet Arjin de Ankara Hacettepe kazanmış ve doktor olacaktı.
Hepimizin hayali ankaradan geçerken umarım güzel anılar biriktirirdik
😶🌫️😶🌫️
6 yıl sonra...
" Abla?"Diye odama dalan Yezda'ya çevirdim bakışlarımı " Efendim bal kuzum?" Dedim.
Artık 10 yaşında olan Yezda gelip yanımda oturunca bu haftaki dava dosyasının kapağını kapatıp dikkatimi ona verdim.
" Abla ben galiba aşık oldum" dedi.
Kaşlarımı çattım " anlamadım ablam?" Dedim.
Omuz silkip " Sarp ne zaman gelecek?" Dedi. Sarp'a abi demiyorsa küsmüştür demekti.
" bu akşam?" Dedim.
Dudak büzerek " Benim Oğuz'la konuşmamı yasakladı " dedi.
Oğuz Gonca'nın abisiydi.
" hmm neden ki?" Dedim merakla ama herkes bilir ki Yezda arada olan 18 yaşa rağmen Oğuz abiye aşıktı.
" aşkıma engel oluyor" dedi huysuz bir sesle " ben birazdan Oğuz'a kaçacağım " dedi.
Kahkaha atmamak için kendimi sıkarken " Oğuz bunu biliyor mu?" Diyerek kendimi toparladım.
" evet o aradı zaten akşam seni kaçıracağım güzellik dedi" diye konuşan Yezda oldukça ciddi duruyordu.
Onun bu haline tebessüm ettim " peki-" diye ben konuşacaktım ki salondan gelen ağlama sesleriyle konuşmayı kesip Yezda ile göz göze geldik.
" Gonca yengem gelmiş!" Diye koşan Yezda'nın peşinden masada kalan dosyama baktım.
Miran İstanbul'da bir adliyede çalışıyordu. Bende bu hafta onun çalıştığı adliyeye gidecektim. Bu sene itibariyle görev alan Miran beni oldukça zorluyordu davalarda.
Savcı bey her dava özellikle üstüme geliyordu. İlişkimiz oldukça güzel ilerliyordu. Uzak mesafe zorlasa da hem benim bir ayağım İstanbul'da , hemde onun bir ayağı Mardin'de sürekli.
Dosyayı çekmeceye kaldırıp Amerika'dan tatil için dönen ikizim ve eşini görmek üzere odamdan çıktım.
Sarp ve Gonca üniversite biter bitmez evlenmiş ve bir kaç ay önce anne-baba olmuştular.
Oğullarına Abdurrahmancan ismini vermeleri konusunda ne kadar ısrar etsem de kabul etmemiştiler.
Enes adı da bir Abdurrahmancan olmasa da fena değildi.
Salona girince hemen koşup Gonca'ya sarıldım " güzelim!" Dedim coşkuyla. Homurdanan Sarp" ben olmasam o güzelin şuan akraban bile değildi Nankör kardeş!" Dedi.
Koltukta oturup Enes'i seven babam kafasını kaldırıp " kızımı kıskanma sıpa!" Dedi.
Sarp surat asıp kollarını göğsünde birleştirerek " bir daha getiremeyeceğim sizi"dedi.
Gülüp hiç beklemediği anda üstüne atladım. Dengesini kaybeden Sarp yere düşünce Yezda da üstümüze atladı " aile kucaklaması!" Diye coşkuyla bağırdı.
Onu da kolundan tutan Sarp ikimizi altına aldı " cadılar !" Dedi gülüp ve bizi gıdıklamaya başladı.
Şuan sanki 24 yaşında bir kadın değil de 17 yaşındaki Bike Şahnaz olmuştum. Dışarıdan bakan kimse o soğuk mahkeme duvarları arasındaki kadın değil de başka bir insan olduğumu düşünürdü.
Gülüşlerimizin sonunda Sarp ayağa kalkıp bizide kaldırdı ve üçümüz bir birimize sıkıca sarıldık.
Babamın kucağında olan Enes'i kucağıma alıp koklayarak öpmeye başladım.
Miran görse yine çocuk diye tutturacaktı. Miran'a kalsa bizde üniversite birer bitmez evlenirdik ama ben önce kariyer yapmak ve çocuksu halimden kurtulmak istiyordum. Ama bu gidişle benden adam olmayacağını da anlamam uzun sürmedi.
Enes'i izlerken bir an anne olduğumu hayal ettim. Miran ve benden bir parça... belki yıllar önce oynadığımız evcilik oyunundaki gibi küçük bir aile?
Aklıma gelen hayallerle birlikte telefonumu elime aldığım gibi Miran'ı aradım. Telefonu üçüncü çalışta açan sevgilim " Efendim Hatun?" Dedi.
Bana Hatun demesini sevdiğimi bildiği için son zamanlarda bunu sık kullanıyordu.
" ne yapıyorsun?" Dedim merakla ve cilveli bir şekilde.
" gerçekler mi senin istediğin gercekler mi? " Diye sorunca bir kez daha bu adamı kazanmakla ne kadar da doğru bir karar verdiğimi anladım.
Gerçekler dediği gerçekten yaptığı işi olurken , benim istediğim gerçekler kısmı romantik cevap vermesi gerektiğiydi. Artık beni çok iyi tanıdığı için iki ihtimali de ileri sürüyordu.
" gerçekler?" Dedim.
Gülüp " senin davana hazırlanıyordum " dedi. Aradan geçen yılların sonunda Yakup Ateşoğlu davasını yeniden açıp müebbet yemesini sağlayacaktım.
Sarp da bana bunun için yardım ediyordu. Tanık ve kanıtlar tekrar toplanıyordu.
"Pazartesi boş musun?" Dedim
Bir kaç saniye kağıt sesleri geldi" evet Hatun sana hep boşum ben " dedi.
Gülümsedim " o zaman bi koşu evleniriz?" Dedim.
Hattın diğer tarafından ses gelmedi.....
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Aslında düğün yazıp direkt Final yazacaktım ama 6 yıl boyunca olanları okumanızı istiyorum.
Mezuniyet töreni de gelecek bölüm olacak)
Adem evlendi mi?
Poyraz doktor oldu mu?
Atilla?
Baybars ne yaptı?
Affan baba oldu mu?
Birde Bike'nin anne halini de biraz uzun yazmak istiyorum.
Gelecek bölüm Final.