抖阴社区

11: norigae

5.5K 646 781
                                    

Talimi bitirdiklerinde ikisi de oldukça yorulmuştu ama Jimin büyük bir ilerleme kat ettiklerini düşündüğü için mutluydu. Bu ilerleme prensin yalnızca ok atmayı öğrenmesi değildi elbette. Prensin içinde bulunduğu korkulardan sıyrılmaya başlayışını görmek Jimin'i en çok mutlu eden gelişmelerden biriydi şüphesiz.

Okları, yayları ve kılıçları orduya teslim ettikten sonra birlikte saraya dönüyorlardı ki karşılarına çıkıp önlerinde eğilen hizmetçi sebebiyle duraksadılar.

"Majesteleri." dedi genç kız eğildiği yerden kalkmadan. "Her yerde sizi arıyordum. Saray hanımı Kim'in size iletmemi istediği bir haber var." Jimin "saray hanımı" lafını duyar duymaz gerildi. Konu kendisiyle mi ilgiliydi yoksa? Gerginlik içinde derin bir nefes aldı.

"Dinliyorum." Yoongi nazikçe konuştuğunda kız eğik üst bedenini biraz kaldırdı ve konuştu. "İki gün sonra kraliyet avlusunda Prenses Yongsun'un doğum günü töreni yapılacak. Saray hanımı size hatırlatmamı iletti. Hazırlanmanız için..."

Yoongi, anlık bir şaşkınlıkla Jimin'e döndü. Oğlan ise tam o anda rahatlamış bir şekilde nefesini dışarıya veriyordu. Prens, iki gün sonra ablasının doğum günü olduğunu tamamen unutmuştu. Çok yakın değillerdi ve neredeyse hiç konuşmazlardı fakat prens onu seviyordu. Ailede kendinden büyük olan tek çocuk oydu. Kralın, Yoongi'nin annesinden önce aşık olduğu kadın Yongsun'un annesiydi. Yoongi, o kadının da annesi gibi başka bir kadın için, yani kendi annesi için terk edildiğini bildiğinden Yongsun'a kendini yakın hissetmişti hep. Bir de koridorda onu durdurup Jimin'e onu desteklediğini söylemesi, Yongsun'a karşı olan sevgisini artırmıştı. Saraydaki doğum günü törenlerinin hepsine zorla katılıyor olsa da Yongsun'unkiler hep en rahat ettikleri olmuştu bu zamana kadar.

"Hazır olacağımı iletebilirsin." dedi Yoongi kısaca. Jimin onun aklından geçirdiklerini bilmiyordu ama prensin ablasını sevdiği her halinden belliydi. Hizmetçi kız bir kez daha eğilip tek bir kelime etmeden gözden kaybolduğunda prens tekrardan hafifçe hizmetkârına baktı. Kafasında bir sürü endişe vardı ama bu endişeleri ona odada anlatacaktı.

"Doğum gününü unutup bir de üstüne hediyesini hâlâ hazırlamadınız mı? Size inanamıyorum!"

Jimin yine sitem dolu sesiyle prensi azarlarken kucağına aldığı tavşanı bir parça marulla beslemekle meşguldü. Tavşan düne göre daha iyi ve toparlanmış gözüküyordu. Ayrıca çok şirindi. Jimin bir yandan tavşanı beslerken bir yandan da konuşmaya devam etti. "Bir prensese ne hediye alınır hiç bilmiyorum. Onu tanısaydım belki bir şeyler söyleyebilirdim ama..."

"Gösterişi pek sevmez." Yoongi yatağın boş kısmına oturdu. "Ama norigaelere bayılır! Onu ne zaman doğum günlerinde görsem hep süslü güzel norigaeler takıyor olur." (norigae: kadınların hanboklarına taktıkları bir çeşit süs) Prens elini çenesine koyup düşünürken norigae işi Jimin'in ilgisini çekmiş gibiydi.

"Onun için müthiş norigaeler bakabileceğimiz bir yer biliyorum!"

"Neresi orası?"

Jimin sıkıntıyla ofladı. "Sıkıntı da burada işte. Orası sarayın dışında. Benim sürgüne gönderildiğim yerde. Size bahsetmiştim, saraydan uzaklaştırıldığımda hizmetli olarak çalışmaya başladığım yeri... İşte oradaki çarşıda müthiş norigaeler vardı. Prenses gösterişi çok sevmez demiştiniz. O yüzden Çin ipeğinden yapılmış bir norigae almamız da saçma olur. Fazla pahalı olmayan ama şık bir şey işimizi görecektir." Jimin hızlı hızlı konuşup kafasındakileri prense anlattığında Yoongi biraz gerilmişti.

"Yani... Seninle sarayın dışına çıkmamı mı istiyorsun? Ama bu..."

"Sizi halktan biri gibi giydiririz. Böylelikle prens olduğunuzu kimse anlamaz. Eğer endişe ettiğiniz buysa..." Jimin gözlerini usul usul prensin gözlerine çıkarıp orada biraz oyalandı. Yoongi'nin sıradan bir insan kılığında nasıl davranacağını merak ediyordu. O sırada marulu biten tavşan, minik dişlerini yemek yeme ihtiyacıyla Jimin'in tombul avcuna geçirdiğinde oğlanın aklına bir şey daha geldi.

scarface, yoonmin ?Hikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin