Love Charm ? hyunin ? ??

Oy ve yorum 🧡
•••

Jisung'un anlatımıyla:

Nar çiçeğinin kokusu küçüklüğümden beri beni sakinleştiren nadir şeylerden biriydi. Her zaman deli fişek gibi gezen ben için, annem bu tütsüyü evden eksik etmezdi.

Minho'da öyle kokuyordu. Hayır. Minho tütsüsünden farklıydı. Gerçek bir nar çiçeği ağacıydı sanki o. Kara büyücü olarak siyah şeylere takıntılı olmak doğamızda varken ben onun pembemsi kırmızı aurasına aşık olmuştum.

Derin bir nefes alarak akciğerlerimi havayla doldurdum. Bu canımın acımasına ve birazda olsun kendime gelmeme yaramıştı. Sahi... Ölmemiş miydim ya ben?

Gözlerimi araladım. Aşina olduğum siyah tavan tam karşımdaydı. Kendi evimin tavanıydı bu. Ah. Garip.

"Kendine geldin mi?"

Aşina olduğum ve daha da aşina olmak için canımı vereceğim kişinin sesiyle bakışlarımı sola yönlendirdim. Yukarıdan bana bakıyordu. Gözleri merhametle parıldıyordu sanki. Yutkundum. Şu an onun dizinde yatıyordum ve ahahha saçı elimde? Hayır dur eli saçımda ahahaha vallahada eli o. Hatta şu an saçımı dalgalandırdı.

Kyaaaakk

"Tavanı görünce acaba ölmedim mi diye düşünmüştüm ama ölmüşüm. Cennete düşecek biri de değilim gerçi ama- lan. Sen burada olduğuna göre." Acıyan bedenimi umursamadan doğruldum. "SEN NİYE ÖLDÜN LAN KİM ÖLDÜRDÜ SENİ KİM YAPTI BUNU İSİM VER DÜNYALAR ARASI LANET BÜYÜSÜ YAPMAZSAM YEDİ CEDDİM BENİ SİK-"

Ağzımın kapanmasıyla sustum. Eliyle ağzımı kapatmıştı. Acaba öpsem mi? Üstüne de çıkabilirim şu an tam üstüne çıkılmalık oturuyor???

"Ölmeden Jisung. Hatırlamıyor musun?"

"Neyi?"

Kaşlarını çattığında ben daha da çattım. En son koltuğa yatırmıştı beni endişeli endişeli bana bakıyordu şapşik.

"Sahi." Ona bakmayı kesip bedenimi kontrol ettim. İki göz iki kulak bir burun bir ağız el kol ayak bacak. "E sağlamım ben?"

"B-bende ne olduğunu anlamadım. Bayıldın sonra daha iyi bir şekilde uyandın sonra geri yattın. Öyle yani. Onu kast ettim."

"Bende yedim."

Gözlerini kıprıştırıp bana baktı sonrada anlayıp göz devirdi. Neden bu çocuğun her hareketine tav oluyordum bilmiyordum ama bu bile çekici gelmişti.

"Jisung. Herşeyi bilmek istiyorum. Anladın mı beni?"

Sesi nazik olmasına rağmen baskılandığımı hissetmiştim ve bu ilk defa hoşuma gitmişti. Oturuduğum yerde düzeldim, onun gibi sırtımı kanepeye yasladım. Tek fark koluna yapışmam ve omzuna kafamı koymamdı.

"Birinci soru. Bu halde olmanın sebebi ne?"

"Dediğim gibi biri benimle uğraşıyor ve normal biri de değil. Kim bilmiyorum ki açıkçası çok sevilen de biri değilim. Yine de çok güçlü olması ayırt edici bir etken."

"Bir tahminin var mı?"

Duyduğum soruyla bir elimi kolundan ayırıp elini tuttum. "Bir kişi olarak değil ancak bunu yapabilecek iki olasılık var benim dünyamda. Bana çok kinlendiği için ruhunu şeytana satmış olabilir o şeytan da benimle uğraşıyordur?"

"Hey bu korkutucu. Bunu görmemiş gibi davranacağım. İkinci seçenek nedir?"

Yutkundum. Aslında bakarsak birincisi daha kolay ve halledilmesi mümkün bir şeydi. Kabuk olarak kabul edilen bedeni öldürür böylece de herşeyi halletmiş olurdun ancak ikincisi... "Bir cadı türü ancak yasaklı cadı olarak geçerler isimleri bile söylenmez. Bu türün ölüm emri verilmişti. Hiç onlardan birine denk gelmedim ancak... Kendilerini oldukça iyi gizledikleri söylenir. Yaptıkları ile söyledikleri bazen uyuşmayan etki alanına girdin mi çıkamadığın olağanüstü kişiler. Tür diyorum çünkü cadılık kandan kana geçse de reddetme şansın her zaman vardır. Ancak onların yok. Üstlerinde bulunan lanetle yaşamaya mahkumlardır."