抖阴社区

9

69K 3.2K 601
                                        

İkiye On Kala - Koptu İpim Düşüyorum.

🐈🐈🐈

Okul bahçesinden girdiğimde karşılaşmak isteyeceğim son insan ile karşılaştım.

Tuna ile.

Ve daha kötüsü, yanıma geliyordu.

Geldi.

Tamamen düzgün giydiği okul forması, düzgünce taradığı uzun sarı saçları ve siyah çerçeveli gözlükleri ona ciddi bir hava katıyordu. Ben ise dağınık topuz yaptığım saçlarım ve sabah üşendiğim için bağlamadığım bağcıklarımla karşısında oldukça düzensiz gözüküyordum.

"Selam Tuna." dedim normal davranmaya çalışarak. Alt üstü ona aşık olduğumu bir de onun için arkadaşını tuvalette sıkıştırdığımı düşünüyordu. Kasmaya gerek var mıydı?

Tabii ki de vardı. Kendimce kendimi rahatlatıyordum.

"Merhaba Çağla. Direkt konuya gireceğim." Sanki yeni deneyini açıklayan bilim adamı gibi konuşuyordu ve bu daha çok gerilmeme neden oluyordu.

"Dinliyorum." dedim ama keşke demeseydim. Taramalı tüfek gibi hızla konuşmaya başladı.

"Biz seninle ayrı dünyaların insanıyız. Şöyle ki, saatlerimiz bile uyuşmuyor. Sen öğlene kadar horul horul uyurken ben kalkıp yogamı yapar, köpeğimi yürüyüşe çıkarır, kahvemi içer, çalışmaya başlar hatta bitiririm. Ayrıca sen çay insanısın. Çay seven insanlar ve kahve seven insanlar birlikte olamaz. Onlar tamamen zıtl-"

"Tuna sen ne anlatıyorsun?" diyerek sözünü kestim. Yoksa sabaha kadar konuşacak gibiydi.

Aslında haklı sayılırdı. En azından ayrı dünyaların insanları olduğumuz konusunda.

Boğazını temizlemesi ile tekrar ona odaklandım. "Bizden olmaz Çağla. Zaten aşk diye bir şey yoktur. Bunu yakında sen de anlarsın. Tek gerçek çalışmak ve başarıdır."

Kendimi gülmeye zorladım. Ne diyeceğimi de bilmiyordum ki. Sanırım en iyisi onu şaşırtmamaktı.

Sonuçta onun babamın sağ kolu olduğunu sandığımı söyleyemezdim. Polise gitmemi tavsiye ederdi muhtemelen.

"Ben. Yani anlıyorum seni. Sanırım haklısın. Bende birkaç gün üzülür sonra unuturum zaten, eğer aşk diye bir şey yoksa."

"En doğru karar olur. Lütfen benim için üzülme." dedikten sonra başka bir şey demedi ve beni orada bırakıp okula doğru yürümeye başladı.

"Ben de senin için depresyona girecektim zaten Tuna(!)" dedim kendi kendime arkasından.

Çok şükür gitmişti arkadaş. Sinirle cebimden telefonumu çıkardım.

Çağla: Senin yüzünden Tuna'ya aşıkmış rolü oynadım.

0535#: Sen bulaştın bu işe, sana ben istemezsem beni bulamazsın, demiştim.

Ortaokulda az Sherlock Holmes okumamıştım. Daha beni tanımıyordu.

Çağla: Bulacağım lan seni.

Çağla: Lan yasaktı,

Çağla: Bulacağım seni.

Şey korkusu nasıl bir şeydir bilir misiniz?

Çağla: Sadece zamana ihtiyacım var, her gün hakkında bir şey öğreniyorum.

0535#: Ne öğrenmişsin hakkımda?

Çağla: Erkeksin çünkü geçen attığın fotoğrafta çay tutan el erkek eliydi.

Bunu zaten ben de anlamıştım.

Çağla: Aynı okuldayız.

Bunu inkar etmemişti.

Çağla: Okulda 856 öğrenci var, 447'si erkek.

0535#: Ben de 12. sınıfım, ihtimalleri iyice düşürebilirsin.

Kendine bu kadar güvenmesine sinir olsam da yeni bilgi verdiği için gülümsedim.

Çağla: 112.

Çağla: Tuna değilsin, Umut ve Ege de olamazsın, kaldı 109.

Çağla: O 109 erkek arasından seni bulmam fazla zamanımı almaz.

0535#: Bekleyip görelim Çağla.

Telefonu kapattıktan sonra ilerlemeye devam ettim. Sedef ile görülecek bir hesabım vardı.

Yeni bir bildirim ile yürürken mesajı açtım. Bir gün yürürken telefona bakmaktan başıma bir şey gelecekti ama bırakamıyordum şu alışkanlığı.

0535#: Böyle hırslı hırslı edebiyat dersine gitmiyorsun herhalde.

Çağla: Sedef'i dövmeye gidiyorum, gelmek ister misin?

0535#: Gidemezsin.

Hayır!

Buna da yasak derse kendimi yere atıp ağlardım.

Hata bendeydi, niye söylemiştim ki nereye gittiğimi. Bir an boşluğuma gelmişti.

0535#: Öyle bir şey yapmıyorsun.

0535#: Git ve dersini güzelce dinle.

Çağla: Senden nefret ediyorum.

Yere baktığımda kendimi yere atıp ağlama fikrinden vazgeçtim, en iyisi eve gidince temiz yatağımda ağlamaktı.

0535# çevrimdışı.

Cevap vermedi. Ben de üstelemeyip uygulamadan çıktım ve sınıfa doğru yürüdüm.

🐈🐈🐈

BABAMIN SA? KOLU | TextingHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin