抖阴社区

5.6 ? same jungkook same problems

546 61 40
                                        

Ellerim titreye titreye yaptığım konuşmayı sonunda bitirdim ve mikrofonu Taehyung'un eline sıkıştırdım. Çok sinirliydim. Ne kadar gergin ve kötü hissettiğimi bilmesine rağmen bana konuşma yaptırtması, Jungkook'la ikimizi karşı karşıya oturtması ve yaptığı diğer herşey onla çalışmaya devam etmemem için büyük sebepti. Bu gece bu işi halletmeliydim.

Surat ifademi bozmayarak sahneden yavaş yavaş indim ve masamdan çantamı alıp koridora yöneldim. Kesin kıpkırmızı olmuştum. Lavaboya gidecekken karşılaşabileceğim ve asla cevaplamak istemediğim sorular aklıma gelmiş, kendimi koridorda yerde otururken bulmuştum. Daha arkada ve karanlık bir yerdeydim. Herkes zaten şu an yemeklere odaklanmıştı. Biraz kendime gelene kadar yalnız kalabilirdim.

"Lalisa, iyi misin?"

Jungkook, endişeli yüz ifadesiyle yanıma doğru gelmiş yanıma oturmuştu. Bu bana o kadar garip gelmişti ki cevap bile verememiştim. Kafasını duvara dayadı ve bacaklarını biraz kendisine doğru çekti. Derin bir nefes verdi ve suratını bana çevirdi. "Gergindin, o yüzden sordum. Benden dolayı da olabilir konuşm-"

"Konuşma yaptığım için. Konuşma yaptığım için gergindim tamamen."

"Kalabalık yerlerde konuşmayı sevmezsin, biliyorum. Gerilmen normal."

Aylar önce aynı yatakta yatan iki insan şu an birbirini yeni tanıyan iki yabancı gibi konuşuyordu.

Aramızdaki sessizliği tekrar o bozdu. Ama hiç beklemediğim şekilde. Sanki uzun süredir kendini tutuyormuş gibi sinirlenerek ayağa kalktı. "Şu gerizekalı patronuna söyle, soyadını bir dahakine doğru söylesin." dedi.

Ben de onun ardından ayağa kalktım. "Bunu bu kadar umursadığını düşünmüyorum. Umursasaydın bu durumda olmazdık."

"Ben asıl senin umursadığını düşünmüyorum. Ben o sahnede senin yerinde olsam adama ağzının payını verirdim. Hatta konuşmayı yapmazdım."

Kollarımı birbirine bağladım. "Belki vermek istemedim, belki böyle demesi beni rahatsız etmedi. Ne yapacaksın?"

Cevap vermedi. Birkaç adım geriye gitti ve sonra yanıma geri geldi. Sağ elini alnına götürdü ve sırtını duvara dayadı. "Çok yoruldum. İnsanlara cevap vermekten, senin bu tavırlarını çekmekten bir yandan işle ilgilenmekten. O kadar sıkıldım ve yoruldum ki."

"Ben de, emin ol ben de çok yoruldum."

Baştan aşağı beni süzdü. "Hiç yorgun gözükmüyorsun. Takım elbisemi bile zor bulup giydim. Sana bakınca hiç öyle durmuyor."

"Ne yapayım? Bunun sebebi yorgunluk değil. Kendi işini yapmayı unutmuşsun sadece. Eve gelmiyordun ya hani."

Aramızdaki fısıltılı konuşmaların desibeli biraz yükseldi. "Eve almıyordun beni çünkü."

"Bana yalan söyledin çünkü Jungkook. Bir kere değil, iki kere değil. Defalarca bana yalan söyledin. Eve almadım ama eve girmeye çalışmadın. Ben seni affederdim. Yemin ederim, onca yaptıklarına rağmen seni yine affederdim belki ama sen denemedin. Sanki bunu bekliyormuş gibi kabullendin hepsini."

"Yine suçlu benim değil mi? Burası bunları konuşacak yer değil. Günlerdir birbirimizden kaçıyoruz. Yarın ya da müsait olduğun herhangi bir gün oturup konuşalım. Ben gerçekten çok sıkıldım artık.

Bir ay sonra Jungkook'tan bu konu hakkında duyduğum en net şey buydu.

"Annemler boşanacağımız-""

"Boşanma lafını duymak istemiyorum."

"Ne yapacağız? Ben de duymak istemiyorum ama böyle devam mı edeceğiz? Sadece sevgi yeterli değil, Jungkook. Bunu anlamıyorsun işte."

right here ? lizkookHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin