Ertesi gün erkenden kalkıp duşumu aldım. Odadaki eşyalarımı toplayıp kemerin içindeki bölmeye yerleştirdim. Akademi üç aylık tatil boyunca öğrenciler için kapalı olacaktı. Bende handa bir oda tutarak hem maceracı görevlerimi yapacağım hem de Elise'yi arayacaktım.
Aslında Elise'yi bulmak amaçlarımdan biri değildi. Çünkü beni hiçbir şey demeden bırakan birini aramanın anlamı yoktu. Bir kere terk edilen ikinci kere de terk edilirdi sonuçta. Neden gittiğine dair aklıma birkaç sebep geliyordu ama işin aslı kabullenemiyordum.Belki köyde yaşadıkları ağır gelmişti. Belki beni eskisi kadar sevmiyordu. Belki de benden başka bir ailesi vardı ve benden bunu saklıyordu. O yüzden bunları yüzüme söylemek yerine birkaç satır yazdığı mektubu bırakıp gitmişti.Sonuçta yaşadıkları kolay şeyler değildi.
Köydeki insanların benimle uğraştıkları kadar Elise ile uğraştıkları kesindi. Belki ona fiziksel olarak zarar vermeseler de duyduğu sözlü tacizler yeter artardı. Kendi öz evladı olmasa bile bu kadar dayanması başlı başına başarıydı. Daha fazlasına kim olsa dayanamazdı zaten. Ama en azından bunları yüzüme söylese belki bu kadar ağır gelmezdi. Söylediklerinden sonra biraz üzülürdüm ama anlayışla da karşılardım onu.
Neyse, son yaşanan olaylarla birlikte artık onu bulmak istiyordum. Belki gerçek ailem hakkında az da olsa bilgisi vardır diye düşünüyordum. Hoş,onları bulsam ne değişecekti ki! Eğer beni sevmiş olsaydılar en başından terk etmezlerdi. Ama onları suçlamıyordum. Onlar da kendilerince haklıydılar. Kim bütün dünya büyü üzerine kurulu iken hiç büyü gücü olmayan bir bebeğe bakmak isterdi ki? Kimse. Bütün bunlara rağmen en azından bir kerecik olsa da uzaktan neye benzediklerini görmek istiyordum. Belki onlarda beni bulmak istiyorlardı. Ama şartlar gereği yapamıyorlardı.
Aklımdaki negatif düşünceler yüzünden sol gözümden yaş geldi. Sapphire acımı hissetmiş gibi yattığı yataktan kalkıp yanıma geldi.Kanatlarıyla bana sarılırken en azından onun yanımda olması sayesinde biraz da olsa rahatlıyordum. Sağ elimin tersiyle akan yaşı sildim. Yurttan dışarı çıkıp yemekhane bölümüne indim. Ayrılmadan önce son kez akademi de yemeğimi yiyecektim. Yemek yerken akademiden daha ayrılmamış öğrencilerin bakışları her zaman ki gibi üzerimdeydi. Onlara aldırış etmeden yemek yiyip yemekhane den çıktım.
Akademinin merkezinde bulunan ejderhaya binen kadın şövalye heykelinin önünde geçip çıkışı doğru ilerledim. Birden önüme Alex Telles geçti. Son yaşanan olaylardan sonra hala daha benimle uğraşmak mı istiyordu?
- Prenses Arya, müsadenizle sizinle konuşabilir miyim?
Alex'in ilk kez benimle resmi bir şekilde konuşması yüzünden şaşırdığım için yerimde hareketsiz kaldım. Ciddi bir edayla konuştum.
- Sizi dinliyorum Sör Telles.
Alex ona ailesinin soyadıyla hitap etmem den hoşlanmamış gibi yüzümü baktı. Canı sıkkın bir şekilde boynunu büktü. Düşününce krallıkta kraliyet ailesinden sonra dört büyük dük ailesinden birine mensup bireylere prens veya prenses olarak hitap edilmesi gerekiyordu. Kraliyet ailesi konumuna yakın olarak kabul edilen dük pozisyonu diğer ailelere göre yüksek soylu rütbedeydi. O yüzden Alex saygı çerçevesini göstermek için bana prenses olarak hitap etmişti.
Alex de bu ailelerden geldiği için benim de ona prens olarak hitap etmem gerekiyordu. Ama saygısızlık yapan birine karşı bu şekilde konuşmak istemiyordum.
- Prenses Arya, size karşı saygısız davranışlarım için tekrar özür dilemek istedim.
Alex'in ailesinin yaptığı özür den sonra onu affettiğimi söyleyip konuyu kapatmıştım. Özür dilediğini biliyordum. Yine de samimi gelmemişti. Kendi ailem başta olmak üzere başka ailelerin orada olması sebebiyle zoraki bir şekilde özür dilediğini düşünüyordum.Ama şimdi kimse olmadan yaptığı özrü daha içten gelmişti.
??MD? OKUDU?UN
EJDERHA ??VALYES? ~ ARYA ~
Fantasy# Gen?kurgu-- Fantastik # # 3. Fantastik # 1. Akademi # 1. Büyü # 1. Ejderha # 1. Efsane # 1. Elementler # 1. Krall?k # 1.Tak?nt? # 1. Sava? # 2.Ruh # 3. Merak - Dü?ünsene, sen 产ü测ünün her ?ey oldu?u bir dünyada, zerre kadar 产ü测ü gücüne sahip de?i...
