İyi okumalar..
'' Aynısınız.''
Ne demek istediğini anlayamadığım kaşlarımı yukarı kaldırdığımda yeniden konuştu dalgınca.
'' Her zaman en iyisini siz bilirsiniz. Her zaman hakkın savunucusu siz olursunuz. Ama her zaman da yenilmeye mahkum olursunuz.'' Dudaklarında tehlikeli bir gülüş oluştuğunda devam etti. '' Umarım düşündüğüm gibi bir durum yoktur Kim Taehyung. Yoksa-''
Kapı birden bire bir gürültüyle açıldığında bakışlarım anında oraya kaydı korkuyla. Yoongi'nin nefes nefese kalmış halini görmemle kaşlarımı çattım. Neler oluyor böyle?
'' J-jungkook-..''
Jungkook' un adını söylemesiyle aklımda kötü senaryolar yazmaya başlamıştım bile. Endişeyle ayağa kalktığımda Jungkook'a kötü bir şey olmamış olmasını umuyordum.
Jimin anında kalkıp yanına gittiğinde bende hızla oraya doğru gittim. Karşısında durduğumda gözünden gelen göz yaşlarıyla kalp ritimlerim bozulmaya başlamıştı. Neden ağlıyordu? Yoongiyi Jungkooktan başka ne ağlatabilirdi ki?
'' Yoongi neler oluyor?''
Jimin aklımda beliren tek soruyu sorduğunda nefesimi tutmuştum korkuyla. Yoongi nefeslerinin arasından sözcükleri serbest bıraktığında kalbimde atmayı bırakmıştı..
'' Jungkook'un.. Bilinci yerine geliyor..''
___________
Şokla ve anlayamaz bir şekilde ona baktığımda göz yaşlarının arasından güldü delirmiş gibi.
" Ne?"
Jungkook'un babası ve Jimin şaşkınlıkla aynı şeyi mırıldandıklarında ben hala duyduklarımı anlamaya çalışıyordum.
" J-jungkook-.. uyanıyor. O artık uyanıyor Jimin. Bilinci yerine geliyor!" Diye heyacanla gülerek Jimine sarılmıştı.
Zaman durmuş gibiydi. Her şey sessizliğe gömülmüş ve sadece kalbimin güçlü gürültüsünün sesi yankılanıyordu kulaklarımda. Beynimin en ücra köşelerinde. Hatta öyle ki Yoongi'nin sonradan söylediklerini bile duymakta güçlük çekiyordum.
Birisi omzuma çarparak odadan çıktığında ben hala öylece donmuş bir şekilde kalmıştım.
İnanamıyordum. İnanmayı çok istesemde inanamıyordum onca zamandan sonra, onca aldığı hasarlardan sonra.
Kafamda sevinç çığlıkları yankılanmaya başladığında gözlerim dolmuş ve yüzümde uyandığımdan beri oluşmayan tebessüm oluşmaya başlamıştı kuru, çatlamış olan dudaklarımda.
Bilinçsizce bir adım attığımda düşecek gibi olsam da duvara tutunmuş yutkunup ayakta durmuştum. bir iki adım daha attığımda aklımda sadece Yoong'nin söylediği kelimeler dönüyordu. Kendime gelip onun yanına gitmek istiyordum ama şaşkınlığım ve gerçek olmayacak korkusu içime öyle bir işlemişti ki düzgün düşünemiyordum bile.
Ama ne önemi vardı ki? O uyanıyordu. Gözlerini açmıştı. Güzel kahverengileri nefes alıyordu artık!
Mutlulukla gözlerim doldu. Ve içimi öyle bir sevinç ve umut kaplamıştı ki adımlarımı hızlandırdım. Hatta yeni alçıdan çıkan ve cam kesiklerine maruz kalan ayağıma rağmen koşmaya çalışmıştım. Asansöre gözüm kısa süreliğine kaysada bekleyemeyip merdivenlere doğru yöneldim.
Kalbim bulanıktı. O kadar fazla şey hissediyordum ki kalbim nasıl olur da doğru düzgün çalışır anlamıyordum. Sevinç, mutluluk, gerçek olmuyor oluşunun verdiği korku, endişelerim, az sonra umudumun yaşam bulduğu gözlerini görecek olmamın heyecanı ve özlemim. Hepsi bir ritimde buluşmuş ve kalbimi yerinde parçalayacaktılar.
??MD? OKUDU?UN
Save Me | TAEKOOK |
Fanfiction'' Ate?e merak duyan 4 kelebe?in hikayesini bilir misin? '' TaeKook__VKook
