🐈🐈🐈
Şapkamı düzeltip kantinin diğer ucunda oturan Sedef'i gizlice izlemeye devam ettim. Bu havada şapka takmamın amacı daha gizemli gözükmekti çünkü şu an gizli bir görevdeydim.
Sedef'i yalnız yakalamayı başarabilseydim ona Tuna hakkında sorular soracaktım ama kız bir türlü yalnız kalmıyordu. Sırf onu tek bulabilmek için okula dersten bir saat önce gelmiştim ama boşaydı.
Sabırla beklemeye çalışırken çayımı içiyor ve telefonla vakit geçiyordum. Boş boş gezerken gelen mesaj bildirimine tıkladım.
0535#: Günaydın. (08.23)
Dünkü mesajıma cevap vermemiş olması dikkatimi çekti.
Çağla: Dünkü mesajıma cevap yazmamışsın.
Çağla: Korktun mu?
0535#: Hayır çünkü ben istemezsem beni bulamazsın.
Birazdan görecekti o. Havalı havalı konuşuyordu ama ben o havayı sondürmeyi bilirdim.
Çağla: Bakalım günün sonunda böyle diyebilecek misin?
Uygulamadan çıkıp telefonu kapattığımda beklediğim şey oldu. Sedef nihayet ayaklandığında karşısındaki iki kız oturmaya devam ediyordu.
'İşte şimdi!' diyordu içimdeki ses. Mafyacılık oynama zamanım gelmişti.
Ben de sandalyeden kalkıp Sedef'i takip etmeye başladım. Üst kata çıkmıştık ve neyse ki hiç arkasını dönmemişti. Koridorun sonuna ilerlediğini gördüğümde sevinçle güldüm. Tuvalete gidiyordu.
Anlaşılan şanslı günümdeydim.
Peşinden tuvalete girdiğimde onu göremedim. Kabine girmiş olmalıydı. Kafamdaki şapkayı çıkarıp aynaya döndüm. Mafya olma kuralı bir; onu takip ettiğini belli etme ve bu bir tesadüf gibi davran.
Aynaya bakıp kabarmış olan siyah saçlarımı düzelttim. Sedef'i yakalayacağım diye sabah saçımı da düzleştirmemiştim, umarım buna değerdi.
Bir süre sonra Sedef tuvaletten çıktı ve elini yıkarken yanımda durdu. İşi bittiğinde kapıya yönelmişti ki ondan önce gidip kapının önünü kapattım.
Kaşlarını çattı ve kafasını soru sorar gibi iki yana salladı. "Geçebilir miyim?"
"Sorularıma cevap verdikten sonra evet." dedim. Mafya olma kuralı iki; kontrol sendeymiş gibi davran. Kapıya iyice yaslandım ve ellerimi iki yana koydum.
"Daha mantıklı bir yerde ve daha mantıklı bir zamanda yapabilirdin bunu. Cevap verirdim." dedi. Ama o zaman mafyacılık oynayamazdım. Böylesi daha eğlenceliydi, orasını anlamayacaktı.
"Tuna hiç benim hakkımda konuşuyor mu?" dediğimde kaşlarını öyle bir çattı ki, Güneş yeryüzüne indi sandım.
"Tuna'dan hoşlandığını bilmiyordum." dedi.
Has-
Küfür yasaktı.
Hay Allah!
Çok yanlış anlaşılmıştım. "Saçmalama. Ondan hoşlanmıyorum. Soruma cevap verir mis- ver?" Mafya olma kuralı üç; kibar olma.
Hafifçe güldü. "Hayır senden hiç bahsetmedi. Fazla konuşmuyoruz zaten. Ama sen ondan umudu kes çünkü kitaplardan başka bir şey görmüyor." Bu kız laftan anlamaz mıydı?
"Hoşlanmıyorum dedim ya, ne umudu?"
Aklımdaki Umut'un sesi 'Ben ne alaka?' diyerek iğrenç bir espiri yaptı.
"Benden sır çıkmaz, merak etme." diyerek göz kırptı. Yalan söylediğini biliyordum çünkü bu kız ayaklı dedikodu makinesiydi. Yani okuldaki lakabı buydu. Her teneffüs başka bir sınıftan bilgi toplar ve kısa sürede okula yayardı. Neden yaptığını bilmiyordum ama eğlenceli gözüküyordu.
Ve ben bu kızın eline, hakkımdaki yalan dedikoduyu kendi ellerimle bırakmıştım.
Sırtımı bütün olduğu kapıdan ayırmadan bir kez daha inkar edecektim ki kapının açılmasıyla dengemi sağlayamayarak yere yapıştım. Kapıyı açan kızlar gülerken Sedef başımda dikildi.
"Dediğim gibi, benden sır çıkmaz." diyerek yanımdan uzaklaşan Sedef'e bakarken ve başımda dikilen alt sınıftan kızların tutmaya çalıştıkları gülüşlerini dinlerken bildiğim üç şey vardı.
Birincisi, Tuna'nın sandığım kişi olmadığıydı.
İkincisi, Sedef asla sır tutmazdı ve birkaç dakika içinde tüm okula Tuna'ya aşık olduğumu yayacaktı.
Üçüncüsü ise, bugün şanslı günümde falan değildim.
Kafama kese kağıdı geçirmek istiyordum. Mafya olacakken mahvolmuştum.
🐈🐈🐈