抖阴社区

滨痴.◆

37 12 18
                                    

Öğlenin kavurucu sıcağı kum tanelerini birer kömürmüş gibi yakıyor, üzerine bastıkça çıkan hışırtı benzeri sesler kulağa sanki şömine çıtırtısı olarak geliyordu. Haftalar önce henüz gün sökmemişken bir aceleyle geldiği sahile bu kez öğlenin ham saatlerinde ayak basıyordu, Tecchou.

Sahil baştan sona güvenlik şeritleriyle kapatılmış, başına ise birkaç güvenlik görevlisi dikilmişti. Arama iznini ve polis kimliğini gösterip güvenlik şeridinden geçerken üzerinden haftalar geçmiş olmasına rağmen hâlâ ipucu aramaya dair yürütülen istikrarın bir parçası olmuştu. Sahilde sadece kendisi, üzerinden uçan martılar ve kendini temizleyen bir kedi vardı.

Emin adımları onu direkt cesedin kıyıya vurduğu  yere doğru götürürken, cebindeki latex eldivenleri çıkarıp parmaklarından geçirdi. Herhangi bir şey bulmaya dair bir umudu olmadığı gibi, gerçekçilikten de kaçamıyordu. Ceset bulunalı iki haftayı kısmen geçmişti, her ne kadar iki haftadır tsunami kaydı almamış olsalar da esen rüzgar ve gelgitler sahip olabileceği ipuçlarını teker teker kendine katmış ve Japon Denizi'nin bir parçası haline getirmişti.

Yine de mesleğinin bir getirisi olan inatçılıkla sert adımlarının arasını daha da açarak cesedin vurduğu kıyıya geldi. Olay yeri inceleme ekiplerinden geriye kalan birkaç yol gösterici ok ile etrafa göz gezdirmeye başladı. Tam olarak ne aradığını veya ne bulması gerektiğini bilmeden yürüttüğü arama ne kadar sürerdi emin değildi.

John Doe II.

Buldukları ikinci erkek cesede verdikleri isim şimdilik buydu. Bu ismi daha önce defalarca farklı cesede vermiş, bazıları bu isimle gömülmüş, bazılarının ise gerçek isimlerini bulmayı başarmışlardı.

Tüm yaşamını sana doğmunda verilen isimle geçirip, ölürken diğer isimsiz ölülerle aynı ismi paylaşmak nasıl hissettirirdi diye düşündü, Tecchou. Ayakları istemsizce dalgaların onlara vuracağı kadar denize yaklaşmış, gözleri ise sahilin diğer ucunu görebileceği kadar uzaklaşmıştı.

Aynı ismi paylaşmak onların kaderlerinin kesiştiği noktaya bir referans olabilir miydi? Yoksa ölümü basit bir isme indirgemek miydi yaptıkları? John Doe I. ve Jane Doe hakkında düşünmeye itti kendini, bulunduğu ortamdan sıyrılmadan. İki ceset de dış görünüş olarak kısmen kızıl saçlarından birbirini anımsatıyordu lakin kendi John Doe'su beyaz saçlara sahipti. Katil onları dış görünüşlerine göre seçmiyordu.

Jane Doe için henüz bu geçerli olmasa da, erkek cesetler için verdikleri ilanlara herhangi bir dönüş sağlanmamıştı bu da onları basitçe yetim olarak düşünmelerine itebilirdi. Yaşları kısmen birbirine yakın üç ceset de yetimhanede kalmak için biraz büyüklerdi, bu da yetimhanelerden gelmeyen geri dönüşleri de açığa kavuşturuyordu.

Yalnızlığa mahkum edilmiş üç gencin, yapayalnız ölümleri hakkında ipucu toplamak da en az onların yaşadıkları acınası hayat kadar zordu.

Dizleri üzerinde kumların arasına karışmış deniz kabuklarını incelerken eline değen farklı doku ile yavaşça elini kaldırdı. Bal rengi gözleri üzerine kumla kirlenmiş beyaz tüyü seçtiğinde kaşlarını çattı.

Başının üzerinden uçan martılara istemsizce göz atarken, eldiven takılı elleri ile sakince tüyü alıp ayağa kalktı. Tüy tamamen beyazdı ve herhangi bir martıya ait olması için biraz büyük bir boyuttaydı. Üzerindeki kire rağmen pürüzsüzce şeklini koruyan tüyün dokusu her gün görülmesi muhtemel olan kuşlardan farklıydı. Tecchou bunu biliyordu çünkü lisedeyken Uçan Canlıları Koruma isimli bir kulübe üyeydi. Dağ yürüyüşlerine çıkmayı seviyor ve akademideyken de doğayı fotoğraflıyordu.

Angel of Small Death and The Codeine Scene  | SuegikuHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin