"Polis bey?"
Tecchou'nun kulaklarına ilişen yumuşak ses, daha önce bu adamdan duymadığı kadar şaşkın bir tınıdaydı. Hatta öyle ki, bir noktada bu şaşkınlık sanki daha çok bir ironi, bir memnuniyet taşıyordu. Sanki burada olmasının sebebini kendisi bile bilmiyorken karşısındaki adam bu anın geleceğini zaten biliyordu.
Gecenin sessizliğinde, karşısında rahat görünen kıyafetler içerisinde dikilen genci titretecek serin bir esinti gelip geçti. Beyaz saçlarının kırmızı uçları nazlı nazlı kıpırdanıp gencin çenesini okşadı. Bembeyaz teni ay ışığı altında porselen gibi ışıldarken beyaz kirpikleri meraklı mimiklerinden dolayı titriyordu. Kapı eşiğinden yayılan sıcak ışık, kenarda kuru yapraklara oynayan kediyi korkutup kaçırmıştı.
O noktada Tecchou hala ağzını açıp bir kelime etmediğini fark etti. Bazen insanlara yanıt vermek için yeterli kelimesi olmuyordu, bazense sadece unutuyordu. Kör adam başını hafifçe yana eğmiş, sessizliğine artık alıştığı memurun dudaklarından çıkacak sözleri sabırla bekliyordu.
"Anlıyorsun."
Tecchou'nun kayıtsız sesi, Jouno'nun kaşlarını kaldırmasına neden oldu.
"Ben olduğumu her seferinde anlıyorsun."
Kör adamın ince çatlaklarla dolu dudakları bir gülümseme için yukarı doğru kıvrıldığında Tecchou'nun gözleri de aşağı doğru kaydı. Sadece birkaç gece önce o dudaklar kendi dudaklarını ince bir yorgan gibi örterek bütün algılarını tepetaklak etmişti. Tecchou hala o anın sadece hayal gücünün bir oyunundan ibaret olup olmadığını sorguluyordu.
Jouno'nun sesi az öncekinin aksine gayet keyifliydi. "Size söyledim, ben insanları kokularından tanırım."
Söylemişti. Hatta Tecchou kendi kokusunu ondan oldukça detaylı bir şekilde dinlemişti. Bir insanın başka bir insanı anlatmak için kullanabileceği en açık bir şekilde. Tecchou'nun asla bir araya getiremeyeceği kadar yoğun bir şekilde. Lakin sormak istediği, daha doğrusu kast ettiği, bu değildi.
Tecchou nadir durumlar harici parfüm kullanan biri değildi. Fakat bugün üstünde Tachihara'nın imzası olmuş parfümünün bütün ezgileri kol geziyordu. Tachihara ofiste parfümünü cam ve kapı kapalıyken üstüne boca ettiğinde, Tecchou direkt üzerine sıksa anca toplayabileceği kadar esansı toplamıştı üzerine. Teni sabahtandır Tachihara gibi kokuyordu ve muhtemelen bir K9 köpeğini kandırmaya bile yetecek kadar üstüne sinmişti.Jouno ise kapıyı açtığı andan itibaren bu kokuyu solumasına rağmen bir an dahi tereddüte düşmeden kimin geldiğini biliyordu. Anlıyordu.
"Şimdi de siz söyleyin, memur bey," diye cıvıldadı gecenin ortasında kör adam. "Bu saatte nedir sizi kapıma kadar getiren?"
◇◇◇
Tecchou önce etrafındaki artık daha tanıdık ortama, sonra önüne konmuş bal kabağı aromalı kahveye baktı. Jouno'nun evinin sıcaklığına eş değer bir koku ulaştı burnuna kahveden. Çıkan duman yüzüne çarparak dudaklarında bir nem bıraktı.
Jouno'nun kendisine hazırladığı kahveyi de alarak masaya yaklaşmasını izlerken gözleri, kör adamın vücudunda dolandı. Üzerindeki baklava desenli beyaz salaş kazak, ince fiziğinin etrafında salınıyor ve onu olduğundan daha zayıf gösteriyordu. Her hareketi neredeyse gören bir insan kadar akışkandı.
"Ee, polis bey," dedi sesinde hiçbir endişe olmadan kör adam. Kalçasını masanın öbür ucuna yaslayıp avuçlarını kupasının etrafına sararak ısıttı. "Beni tutuklamaya mı geldiniz yoksa?"

??MD? OKUDU?UN
Angel of Small Death and The Codeine Scene | Suegiku
Fanfiction||| "Benim tablolar?m? sevmediniz." Art?k iyice so?mu? kahveyi korkmadan zarif elleriyle tutuyordu, ressam adam. "Benim tablolar?m? sevmediniz ?ünkü ben di?er ressamlar?n aksine g?rdü?ünüzde hissettiklerinizi resmedemem. Hislerinizi a??k ederim." Av...