抖阴社区

XII滨.◆ FINAL

38 7 19
                                    

Pencereden süzülen bir ışık hüzmesi yavaşça duvara değiyor ve ardından üst kata doğru tırmanıyordu. Beyaz çarşafa dağılmış, uçları kan kırmızısı saç telleri arasından itina ile geçerek esmer olanın yüzüne düşüyordu. Yan yana uzanan iki beden de uyanık olmasına rağmen konuşmuyorlar, hareket dahi etmiyorlardı. 

Kör bir sessizliğin içerisinde sadece nefes alma sesleri odayı doldururken, bal rengi gözlerini sakince yanındaki adama doğru çevirdi, Tecchou. İlk onun konuşacağından emindi ki, gözleri beyaz tene değer değmez kör adam dudaklarını hafifçe araladı:

"İnsan... İnsan bir vücut ve bir ruh değil, bir vücut ile bir ruhtur... İnsan vücudu adeta şeylere çakılı olduğu içindir ki onların hakikatine erebiliyoruz. Dışımızdaki her varlığa ancak ve ancak vücudumuz üzerinden erişebiliyoruz; dışımızdaki her varlık da böylelikle insan özelliklerine bürünüp bir ruh ve vücut karışımı haline geliyor." Yüzü tavana dönük, gözleri kapalıydı. Göğsü alıp verdiği nefesle inip kalkıyor, dudakları sonraki cümlesine hazırlanır gibi aralık bekliyordu. 

"Duyularımızın, onlara safdilce başvurduğumuzda bize söylediklerini unuta unuta; insani düzenimizde görülen miyop ya da hipermetrop olan kişinin yanılsamalarını açıklığa kavuşturduğu gibi, kendine özgü bir olgu olmak dışında, dünyanın gerçek tablosunda yeri olmayan şeyleri unuta unuta genişledi bilgi haznemiz. Siz gerçek dünyanın tüm bu ışıklar, bu renklerden ibaret olduğunu düşünüyorsunuz, oysa dünya... Dünya, gözlerinizin size sunduğu, ete, tene bürünmüş görüntüden ibaret değil... Benim için değil..." Ses dalgaları odanın duvarlarına çarpıp tekrar kulağına geldikten sonra hafifçe gülümsedi, Jouno. Derin bir nefesle şişen göğsüyle eş zamanlı olarak başını, yan tarafında sessizce onu izleyen polis memuruna doğru çevirdi. "Memur bey..." dedi, esmer olanın orada olduğunu bilerek. Dudağındaki gülümseme hâlâ yerindeydi ve birkaç saniyeliğine kıpraşan kirpikleri yavaşça aralanmıştı. "Ben yaptım."

Ciğerlerini yakan bir nefesle karşısında, neredeyse saçları kadar beyazlamış açık mavi gözlere baktı, Tecchou. İlk defa açık gördüğü gözler, bir kıkırtıyla kısılmış ve sonrasında tekrar kapanmıştı. Bunun bir veda hediyesi olduğunu biliyordu, genç polis. Karşısındaki adamla bir araya geldiği tüm bu süreçlerde, onun gibi düşünebilmeye ve hareketlerinin ne anlama geldiğini anlamaya başlamıştı artık. Bir süredir boğazına pelesenk olmuş nefesle birlikte "Nasıl?" diye sordu. 

Uyandığından beri ilk defa kendininkinden başka bir ses duyuyor olmanın verdiği doluluk hissiyle dudaklarındaki gülümseme büyümüştü, Jouno'nun. Atölyesinin, mutfağının veya yatak odasının içerisinde kendininkinden farklı bir ses duymak, bir başka tenin etrafa saçtığı parçacıkları ve dalgaları hissetmek, bir başkasının kokusunu almak ve hatta onu tadabilmek... Çok sık yaşamadığı bir deneyim olmadığından her defasında ilk defa yaşıyor gibi güldürüyordu onu. 

Sanki dakikalar öncesinde değil de şimdi gerçekten uyanmış gibi dudaklarında bir sırıtış ile sırtını yataktan ayırarak, çıplak ayaklarını terliklerine doğru sarkıttı. Eski pozisyonunda, bir eli telefonundayken onu izleyen Tecchou, az önceki itirafa rağmen oldukça sakin nefesler alıp veriyordu. 

Nefeslerini eşzamanlamak için bir süre öylece oturduktan sonra, çıplak vücuduyla ayağa kalktı, Jouno. Gecenin başında her yere dağılmış olan kıyafetlerin arasında, hiçbirine takılmadan sakince dolabına ulaşıp kapısını açtı. Bir çift gözün üzerinde olduğunu bilerek "Polis bey..." dedi. "Sizce ressamlar neden dünyada varolmayan şiirsel nesneleri yoktan yaratmaya yanaşmadılar?" Bu bir soru cümlesi olmasına rağmen, bir cevap beklemediğini ikisi de biliyordu. Bu yüzdendir ki Jouno, parmaklarını mükemmel şekilde katlanmış kıyafetleri üzerinde gezdirirken konuşmaya devam etti:

Angel of Small Death and The Codeine Scene  | SuegikuHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin