抖阴社区

                                        

Yüzümü buruşturup tepsimi alarak yanlarındarın uzaklaşmak için arkamı döndüğümle az kalsın Jeon Jungkook'la çarpışıyordum.

Siyah saçları hafiften karışmıştı ve o da en az benim kadar uykusuz görünüyordu.

Ellerimden düşmek üzere olan tepsimi tutarak gülümsedi. "Günaydın."

Oldukçca halsiz çıkmıştı sesi. Siyah gözlerindeki enerji çekilmiş gibiydi.

Sıranın başına geçmek için vakit kaybetmeden yanımdan ayrıldı. Bir karşılık bile veremeden arkasından bakakaldım.

Günaydın mı demişti o?

Bana?

Bangtan'ın menajerliğine başladığımdan bu yana bırak selamı, zorunlu olmadıkça benle konuşmayan maknae, günümün aydın geçmesini mi dilemişti?

Şaka amacına ulaşmıştı sanırım; aramız gayet iyiydi.

Yavaşça bizim ekibin toplandığı masaya diktim gözlerimi. Bang Si Hyuk'un neden 8 daire için canıma okuduğu anlaşılıyordu. BigHit çalışanlarının çoğu, uzun bir masada oturmuş gülüşerek kahvaltı yapıyordu. Üstelik dünkü kızlar da oradaydı. Şu anki psikolojimi göz önüne alırsak benimle sohbete girişmeleri hiçbiri için iyi olmazdı.

Onlardan olabildiğince uzağa oturarak tabağıma doldurduklarımı teker teker ağzıma tıkmaya başladım. Öyle yorgundum ki yediklerimden hiçbir tat almıyordum. Plastik çiğniyor gibiydim.

Kimse bana menajer olduğumda bu tür şeylerle karşılaşabileceğimi söylememişti. İmzaladığım anlaşmada kesinlikle bu tür eşek şakalarına yer yoktu. Yazan şeyler onlara göz kulak olmam, arkalarını toplamamla alakalı yüzlerce zırvalıktı. Yapmam gereken imza günleri düzenlemek, onların ününe ün katmalarında yardımcı olmaktı. Kesinlikle çocukça oyunlar oynamak değildi.

Çenemi sol elime yaslayarak tabağımdaki zeytine kısa bir bakış attım. Defalarca çatalımı batırmama rağmen amacıma ulaşamamıştım. Son kez kuvvetli bir darbe indirdim. Ancak yine çuvallamıştım, yuvarlak şey onu yememi istemiyor gibi boş masadan aşağı uçmuştu.

Bıkkınlıkla ellerimi çenemin altında birleştirdim. Yemek umurumda değildi, aç hissetmiyordum. Sadece uyumak istiyordum.

Lüks bir otelin yemek salonunda suratımı masaya yapıştırmam oldukça ilkel gelebilirdi kulağa ama birazdan BigHit otobüsüyle akşam üstü başlayacak olan konser alanına gidecek, hazırlıklara başlayacaktık. 8eight'in mini şovları için saatlerce ordan oraya koşturduğumu düşünürsek bugünkünü kazasız belasız atlatabilsem iyiydi.

"Young?" Gömdüğüm başımı kaldırıp tepsisiyle karşımdaki sandalyeye kurulan maknaeye baktım. "Oturuyorum, sorun olur mu?"

Bu soruyu birkaç gün önce sormuş olsaydı cevabım kesinlikle olumsuz yönde olurdu ama dün Jungkook'la kaderdaş olmuştuk.

Başımla onayladım.

"Sen de mi uyuyamadın?" diye sordu ağzına küçük bir lokma peynir atarken.

"Hayır." dedim. "Hayatımda ilk defa öleceğimi sandım."

"Nasıl bu kadar korkabilirsin ki?"

Birden arkamdan çıkarak hemen yanıma oturan Jimin, oldukça enerjik ve mutlu görünüyordu. Her zamanki gibi yine siyah şapkasını ters takmış, boynuna zincir kolyesini geçirmişti.

Olduğum yerde titredikten sonra dudaklarımı büzerek ona baktım. "YA! YERİMDE OLSAYDIN ANLARDIN!!"

Salonun diğer köşesindeki çalışan masasından kalkıp bizim buraya ilerleyen üyeler aralarında fısıldaşıyordu. Bakışlarını arada bir üzerimde gezdiren Hoseok'tan konuşmanın hakkımda olduğunu anlamıştım.

CRAFTY |Jungkook| ?Hikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin