Medya: Temsili Poybat
°°°
Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
Manzaraysa ayrılığa sıfır! İşte herşey hazır.
Acılarımla iki lafın belini kırdık.
Yokluğunda bir kuş sütü eksik.
Yalnızlığım ve ben; seni çok bekledik.
🍃🍃🍃
İtalik-Batuhan
Bold-Poyraz
Düz-Diğerleri
🌕🌕🌕
Batuhan'dan
------------------------
Birkaç saat sonra dolunay çıkacaktı ve ben okulda cezaya kaldığım için daha yeni çıkabiliyordum.
Üniversitede ne cezası hala ya!
Arabaya binerken İlayda'nın cevapsız aramasını görüp ona geri döndüm. Çok çalmadan açıldı telefon.
"Okuldan yeni çıkanildim, bir sorun yok değil mi?"
Planımıza göre İlayda Anıl'la olacaktı biz de Poyraz'la Emin'i çıkartacaktık. Anıl'ın bu ikinci dolunayı olsa da hala kendini kontrol edemiyordu. Geçen dolunayda kalorifere kelepçelemiştim ama pek etkili olmamıştı.
"Emin'den konuşurlarken duydum babamları. Az önce polis kıyafetli bir adam elinde bir kutuyla evden çıktı."
"Nasıl bir kutu?"
"Bir oyma vardı üzerinde. Kitapta da görmüştüm aynı işareti bekle-"
Telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırıp arabaya binidim ve çalıştırdım.
"fotoğrafını attım."
Telefonu elime alıp mesajlar kısmından İlayda'nın üzerine tıkladığımda gördüğüm tanıdık çiçek resmiyle derin bir nefes aldım.
"Kurtboğan bu."
"Ne demek o?"
"Onu öldürecekler demek."
O adamdan önce Emin'i kurtarmalıydık. Nasıl olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama ölmesine izin veremezdik.
"İlayda birşeyler yapabilir misin? "
"Ben, vurabilirim onu. Yani sonuçta o bir insanı öldürmeye gidiyor bende onu kurtarmak için yaralayabilirim değil mi?"
Kendi kendini ikna etmeye çalışıyordu.
"Evet yapabilirsin. Ama acele etmen gerek."
"Tamam, seni sonra ararım."
Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu kapattı.
Telefonu bırakmadan Poyraz'ı arayıp kulağıma koydum tekrar. Onu alıp karakola gidecektik ama nerde olduğunu bilmiyordum.
"Güzelim."
Diye telefonu açtığında duraksadım. Böyle aniden gelen hitap şekilleri kalbime hiç iyi gelmiyordu.
"Tamam anlaşılan sen yine off moduna geçtin, konum atıyorum o zaman ben sana."
Sesinden eğlendiği belli oluyordu bu halimle.
"Sen kötü bir insansın."diyip telefonu kapatırken güldüğünü duyup gülümsedim bende.
Attığı konuma giderken yeniden telefonum çaldı. İlayda'nın aradığını görüp hemen açtım.
"Arabasının lastiğini patlattım. Birde bacağından vurdum yeterli değil mi?"
Rahat bir nefes aldım. En azından bu sorundan kurtulmuştuk.
"Evet yeter. İlayda Anıl Emin'in evinde zinciri yanına aldın değil mi?"
"Aldım. Batuhan onu zincirlemek mantıklı mı?"
"En mantıklısı bu. Onu bir odaya kapattıktan sonra o odaya girme tamam mı?"
Sıkıntılı bir nefes verdiğini duydum. Bu arada Poyraz'ın attığı konuma geldiğimde arabayı durdurur durdurmaz açılan sağ kapı ile içeri girdi hemen.
"Tamam. "Telefonu kapatıp tekrar çalıştırdım arabayı.
"Kim o?"
"İlayda. Dedesi ya da babası Emin'i öldürmek için bir adam göndermişler. "
Dediğim şeyle bedeni aniden bana döndü
"Batuhan bana şimdi mi söylüyorsun bunu?"
"Sakin olsana bi. İlayda adamı vurdu, aracının lastiğini de patlatmış sorun yok yani."
"Kendi başınıza iş yapıyorsunuz."babam gibi söylenmeye başladığında göz devirdim.
"Sonuç olarak hallettik işte. Adam karakola gelse bile biz ondan çok önce ulaşırız."
Oflayıp arkasına yaslanırken ona gandan bir bakış atıp gülümsedim.
"Şöyle gülme vallahi çok pis öpesim geliyor."
"Saçmalama Poyraz araba kullanıyorum."
Yaşlı teyzeler gibi dertli dertli iç çekti. Karakola vardığımızda inmeden önce ona döndüm.
"Hücrelerin anahtarları babamın odasında şifreli bir dolapta. Bir kere girerken görmüştüm eğer değiştirmediyse almak kolay olur. Ama asıl önemli olan babamın odasına girebilmek. Kapının önünde danışmada genelde hep aynu kadın oluyor. Bir şekilde oyalamamız lazım."
"Sen girip anahtarları al. Ben kadını oyalarım."
Tereddütle baktım yüzüne.
"Benim kadını oyalamam daha mantıklı olur gibi."
İnsan ilişkilerinde pek başarılı olduğu söylenemezdi.
Çapkın bir ifadeyle yanağımdan makas alıp gevşek gevşek konuştu.
"Bizim de kendimize göre yöntemlerimiz var güzelim."
"Ne yöntemi mesela Poyraz? Yumruk atmak dışında."
"Ya sen güvensene biraz bana. Gidiyorum şimdi birkaç dakika sonra arkamdan gel."
Diyip arabadan indi. Başımıza neler gelecekti acaba.
Kısa bir süre sonra arkasından bende inip karakola girdiğimde Poyraz ve danışmadaki kadının birşeyler konuştuğunu gördüm. Gülerek!
Başta yanlış gördüğümü sandım ama gayet doğruydu. Flört mü ediyordu o kadınla?
Sinirle güldüm. Beyefendinin yöntemleri oldukça etkiliydi gerçekten!
Ama gösterirdim ben ona.
Kadının arkası bana dönükken Poyraz'la göz göze geldim. Başıyla işaret ettiğinde karşımda gülüşen ikiliyi görmezden gelmeye çalışarak sessizce babamın odasına ilerledim. Boş odaya girip daha önceden yerini bildiğim dolaba ilerleyip hatırladığım şifreyi girdiğimde beklediğimin aksine dolap açılmadı.
Şifre değiştirilmişti.
Evet plan bu kadardı. Bundan sonrası için birşey düşünmemiştik.
Odaya yaklaşan adım seslerini duyduğumda odanın diğer koridora açılan kapısından kendimi dışarı attım hemen. Hızlı davrandığım için bir polisle çarpıştığımda hemen ona döndüm.
"Çok pardon-"
Gözlerim adamın bacağındaki başı kırılmış oka değdiğinde bunun İlayda'nın vurduğu adam olduğunu anladım. Onu fark ettiğimi anladığı anda bana fırsat vermeden kolunu arkadan boynuma sarıp bir eliyle de ağzımı sıkı sıkı kapattı. Kendisiyle beraber beni de sürüklerken Emin'in yanına gittiğimiz anlayıp ona direnmedim.
Sonuçta amacım oraya girmekti.
Yine de duvarda gördüğüm yangın alarmına uzanıp çalıştırdım adam hala beni sürüklemeye devam ederken.
En azından bu şekilde Poyraz'ı o kadından kurtarıp buraya gelmesini sağlayabilirdim.
Emin'in tutulduğu hücreye geldiğimizde beni sertçe duvarın dibine fırlattı. Gözlerim Emin'in olması gereken yere kaydığında parmaklıkların iki yana ayrıldığını ve içerisinin boş olduğunu gördüm.
Hemen ardından girdiğimiz kapıdan içeri giren beden onu öldürmek için gelen adama saldırdı. Adam avcı olduğu için onlara karşı gelmeyi de biliyordu muhtemelen. Başta dirense de Emin adamı sertçe duvara çarptığında yüzümü buruşturdum istemsizce.
Yere düşen içinde kurtboğan olan şırıngaya adam yeniden bir hamle yaptığında şırınganın üzerine basan beden ile içindeki sıvı yere yayıldı. Adam sinirle şırıngayı ezen Poyraz'a bir hamle yapacakken Poyraz kafasını adamın yüzüne gömdüğünde adam bayıldı.
"İyi misin?"
Dedi bakışları beni bulurken. Başımla onayladım sadece. O sırada Emin gözlerini bana dikmişti. Dolunayın etkisinde olduğu için kendine hakim olamıyordu şuan.
Poyraz bana doğru her an üzerine atlayacakmış gibi bakan Emin'e döndü. Tam bana bir adım atacakken Poyraz ona doğru sinirle hırladığında Emin'in yüzü anında normal haline dönerken korkuyla duvarın kenarına sinip kollarını kendine sardı.
"Nasıl yaptın bunu?" Az önce üzerime atlayacak olan adam şuan kedi gibi bir duvarın kenarına sinmişti.
Poyraz arkası bana dönükken yüzünü bana doğru çevirdi. Kırmızı gözlerini gözlerime dikti.
"Ben Alfa'yım."
...
"Oğlum sen neden her olayın içindesin lan?"
Babam sakin başladığı cümlesini yüksek bir sesle tamamladı.
"Tesadüf."diye mırıldandım omuz silkerek.
Olaydan sonra Emin ve Poyraz polisler gelmeden kaçmıştı. Polislere burda ne olduğunu birinin anlatması gerektiği içinde ben kalmıştım. Eğer biri anlatmazsa daha fazla büyür ve başımız daha çok belaya girerdi.
"Tesadüf? Batuhan bişey saklamıyorsun değil mi benden?"
"Ne saklıycam baba. Dedim ya işte arkadaşımı görmek için gelmiştim o polisi de Emin 'e saldırırken gördüm müdahale ettin. Napsaydım?"
"Tamam Batuhan çık git." Bıkkın sesine karşılık gülümseyip odasından çıktım.
Arabaya döndüğümde şoför koltuğunda Poyraz olduğu için onun yanına geçtim. Arka koltukta da Emin vardı.
"Noldu?"
"Nolucak köpürdü."
Dikiz aynasından arkada oturan Emin'e baktım. Az öncekinin aksine sakin ve durgundu.
"İyi misin?"
Bakışları beni buldu.
"Evet. Özür dilerim bu arada, kendimde değildim."
'Sorun değil' anlamında iki yana salladım başımı.
Emin'in evinde Anıl bağlı olduğu için onu Poyraz'ın ormandaki evine götürmüştük.
"Teşekkür ederim ikinize de."
Arabadan inmeden Poyraz'a çevirdi gözlerini.
"Sen burda kalmıyor musun?"
"Yok. Sen rahat rahat kalabilirsin."
"Benim için bir sıkıntı olmaz evinden olma benim yüzümden."
"Burda kalmıyorum zaten. Evimden olduğum yok yani merak etme."
"Evin burası değil mi ama nerde kalıyorsun ki?"
Ne bu ısrar , ne bu merak?
"Sevgilimde kalıyorum."diye net bir cevap verdiğinde Emin'in yüzünün düştüğünü gördüm.
"Anladım. İyi geceler o zaman."
Diyip arabadan indi. Yüzümdeki gülümsemeyi çaktırmadan yok etmeye çalışsam da pek başarılı olamamıştım.
Bana yandan bir bakış atıp arabayı çalıştırırken yüzümü camdan tarafa döndüm.
Sinirliydim ona. Karşımda kadınla flörtleşmişti ya!
Eve geldiğimizde arabayı park edip bana döndü.
"Konuşmayacak mısın?"
Ona kısa bir bakış atıp arabanın kapısını açarak aşağı indim. Arkamdan o da inip bana doğru geldi. Ne yapacağını anlamaya çalışırken aniden beni kucaklamasıyla can havliyle kolumu boynuna sardım.
"Poyraz napıyorsun ya!"
Bişey demeden eve doğru ilerledi. Kapının önüne gelince durup bana baktı.
"Kapıyı aç."
"Açmıyorum. İndir beni."
"İyi açma sabaha kadar dururuz burda böyle."
Yüzüne sert olduğunu düşündüğüm bir bakış atıp cebimden anahtarı çıkartarak kapıyı açtım. İçeri girip ayağıyla kapıyı kapatıp odama ilerledi.
Odadaki tekli koltuğa kucağında benimle oturduğunda kalkmaya çalıştım ama sıkı sıkı beni saran kolları buna müsaade etmedi.
"Kıpraşma."
"Bırak sende."
"Bırakmam."
"Ne istiyorsun ya?"
"Gözlerime bakmanı."
Israrla ona değdirmemeye çalıştığım bakışlarımı yine kaçırdım.
"Git danışmadaki kız baksın gözlerine! Ya da Emin da bakabilir o daha çok hevesli gibiydi bak-"
Dudaklarını dudaklarıma bastırmasıyla lafımı bölmüştü. Alt dudağımı dudakları arasına alıp yumuşak bir şekilde emip geri bıraktı.
"Hiçbiri umrumda değil Batuhan. Kollarımda şöyle bişey varken-"diyip baştan aşağı beni süzdüğünde yanaklarımın ısınmaya başlamasıyla başımı başka yöne çevirdim.
"banane kim ne istiyor." Elleri ile yüzümü avuçlayıp kendine çevirdi. Göz göze geldiğimizde yeniden gözlerimi kaçırmak istesem de öyle bir bakıyordu ki yapamadım.
"Ben seni seviyorum." Yeniden dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. Kalbim öyle bir atıyordu ki yerinden çıkacak sandım.
"Seni çok seviyorum."bir daha ama bu sefer daha uzun öptü dudaklarımı. Kızardığına emin olduğum yanaklarım ve göğüs kafesimi dövercesine atan kalbimle yüzümü boynuna sakladım.
Beni de mi Alfa olduğu için bu kadar kolay etkisi altına alıyordu?
"Yalnız beni kıskanman hoşuma da gitti."
"Pislik."
Sesli bir kahkaha attı.
"Hayatımda duyduğum en romantik sevgi sözcüğü."
Dudaklarım kendiliğinden iki yana kıvrılırken göz devirdim. Dudaklarımı hemen dibimdeki boynuna bastırdığımda hızlanan nabzını dudaklarımda hissettim.
"Ben de."diye mırıldandım dudaklarımı ayırmadan.
"Ne sen de?"
"Seni çok seviyorum."
🌕🌕🌕
Konseyde kavga ettiklerini düşünenler olmuş arkadaşlar onlar öyle cilveleşiyor kavga falan yok sakin...
Şaka bir yana Adem ve Sedat olayınu gördükten sonra bizimkilerin ne kadar kaliteli olduğunu bir kere daha gördüm.
O kadar seviyesiz ve iğrenç hareketlerden sonra seslerini bile yükseltme gereği duymadan karşılıklı tartışabilen Poybat çok iyi geldi.
Birde gitmeden şuraya cumadan kalma bir moment(?) bırakayım.
Onun love language..
Not: Birkaç saate bir bölüm daha gelecek.