Benim promosyonlarım karışık ilerlemişti. Bir süre önce dizi çekimlerini bitirmiştim, en erken yılın sonlarına doğru yayınlanacağını düşünüyordum. Kamera önünde ki tek promosyonum buydu, şahsen bunu isteyen benden. Onun haricinde kamera arkasında devam etmiştim işlerime. Koreografi hazırlamış, şarkı yazıp bir çok sanatçıya satmıştım şirketle. Arada şirketin stajyerlerinin derslerine girip eğitmiştim.
Şimdi Aespa'nın planlanan geri dönüşü için koreografi hazırlıyordum. Aslında şuan Aespa'nın müzik yapımcısıydım. Koreografi, söz, dans, stil gibi bir çok şeyde çalışıp takip ediyordum.
"Hiç ara vermeden çalışıyorsun, dizi çekimin bittikten sonra biraz dinlenseydin keşke. Direk bizim şarkımız için yapımcı oldun"
Ning endişeli bakışlarını bana çevrildiğinde yanağını sıktım.
"Biliyorsun, çalışmayı seviyorum. Çekimler bittikten sonra bir hafta evde dinlenmiştim zaten"
"Onca ayın yorgunluğunu bir hafta ile karşıladın?"
"Evet" dedim Ning'e kaşlarımı kaldırarak. Bunun sonucunda başka bir şey dememişti. Kızlar bizim konuşmamızı sessizce dinlemişlerdi. Onlarla çokça muhabbet etmiş olmuş olmama rağmen hâlâ daha bana karşı utangaç ve çekingenlerdi. Bunu ne zaman çözerlerdi bilmiyorum ama bir süre daha böyle devam edecek gibi duruyordu.
Kısa bir süre sonra menejerleri geldiğinde çalışmak için gitmişlerdi. Hayeon ile çalışmaya devam ederken video çekerek bunları kayıt etmiştik. Hayeon'un başka işleri olduğu için odadan ayrılmıştı. Dinlenmek için koltuğa geçip oturdum. Kollarımı bacaklarıma yaslayıp başımı eğdim ve gözlerimi kapattım.
Kapı açıldığında gözlerimi araladım. "Bitti mi?" Duyduğum tanıdık erkek sesi ile başımı kaldırıp bana doğru adımlayan bedene baktım. Menejerim Dohyun elinde ki kahveyi bana uzattığın da itiraz etmeden aldım. Pipeti dudaklarımın arasında sıkıştırıp kahveyi içtim.
Bardağı bacağımın üstüne yaslarken arkama yaslandım yavaşça. Dohyun da yanıma oturup arkasına yaslandığın da bacak bacak üstüne atmıştı.
"Hayeon işi olduğu için gitti. Aslında çalışmaya biraz daha devam etmek istiyorum"
Dohyun dudakları arasında ki pipeti bırakıp derin bir nefes verdi. Ardından başını bana çevirdi ve yüzüme baktı.
"Kendini bu kadar zorlama Zuer, acele etmene gerek yok. Hâlâ çok zaman var, dinlenerek ilerlemen daha sağlıklı olacağını biliyorsun"
Başımı arkaya yaslayıp aynadan kendime baktım. Ardından bana bakan 6 yıldır menejerim olan Dohyun'a. Hiç bir zaman çok çalışmamdan memnun olmamıştı ama bir süre sonra alışmıştı. Yine de devam etmemden önce durmamı söylerdi.
Dohyun'a döndüm ve gülümsedim. "Woosang nasıl?"
Dohyun'un yüzünde sıcak bir gülümseme yer edindiğinde biraz daha gülümsedim. Dohyun önüne dönüp kahvesinden bir yudum aldı. Dohyun geçen sene baba olmuştu ve Woosang onun oğluydu. Woosang gerçekten yüz olarak Dohyun'a çok benziyordu.
"Çok hareketli. Annesine nefes aldırmıyor, çalıştığım için gün içinde ona çok destek olamıyorum"
Kolunu pat patladım. "Erkek çocuğu, normal. Ver bana onu, bak nasıl döküyorum onun enerjisini"
Dohyun gülerken elini hızla iki yana salladı. "Yok, yok çocuğu yerlerden toplamayı geçtim hastaneden toplarım"
Kahkaka attığımda elimin tersi ile koluna vurdum. "O kadar acımasız mıyım ben? 1 yaşında ki çocuğu nasıl hastanelik edim ben?"

??MD? OKUDU?UN
That Day ^?^ Lee Taeyong
Fanfiction-O gün, o gün cüzdan?m? bulamad???m da kahvemin paras?n? ?demi?tin, ondan sonra nedense hi? akl?mdan ??kmam??t?n. Ve ?ok sonra fark ettim ki, ben sana a??k olmu?tum. ... *Kitab?n ?ark?s? -> Mark Klaver/Say You Love Me*