抖阴社区

26

32 3 132
                                    

1 ay sonra, Temmuz ay'ı

Lee Taeyong

Birini içten sevmek, yüreğinin derinliklerinde sessiz bir yangın taşımaktır. Her gün o yangının sıcaklığıyla ısınırsın, ama aynı zamanda yanarsın. Ona olan sevgini saklamak, bir sır gibi içinde taşımak bazen dayanılmaz bir ağırlık gibi gelir; her nefeste daha derine işler. Ama yine de sevmenin kendisini seversin. Çünkü bu his, sana bir anlam verir.

Tek taraflı sevgi bir çelişkidir; hem mutluluk hem de acı barındırır. Onun gülüşü seni huzura kavuştururken, sana ait olmadığını bilmek göğsünde bir boşluk bırakır. Onun varlığı dünyanı aydınlatır, ama aynı zamanda seni karanlık bir yalnızlığa sürükler. Bu hüzün, sevmenin bedelidir belki de.

Yine de bırakamazsın. Çünkü onu sevmek, senin kim olduğunun bir parçası haline gelmiştir. Her şeye rağmen, onun varlığına duyduğun hayranlık ve onu mutlu görmenin verdiği haz, kendi acını dindirir bir anlığına. Tek taraflı olsa da, bu sevgi saf ve beklentisizdir. Onu sevdiğin için seviyorsundur; karşılık bulmak için değil.

Ama bu duyguyu taşımak da kolay değildir. Kalbin bir yandan sevilme umuduyla çarparken, diğer yandan kendini gerçeklerle yüzleşmeye zorlar. Bazen gece yatağına uzandığında o sessiz hüzün bir ağırlık gibi üzerine çöker. Ama yine de seversin. Çünkü bu sevgi, yaşamın tüm acısına rağmen sana hala insan olduğunu hatırlatır.

Tek taraflı sevmenin hüznü büyüktür, ama bu hüzün bile bir güzellik taşır. Belki de bu yüzden, kalp ağrısı içinde bile sevmekten vazgeçmezsin. Çünkü sevmek, her zaman karşılık bulmaktan öte bir şeydir; bazen sadece içindeki o sıcaklığı hissetmek yeterlidir.

Aslında ne kadar tuhaftı, acı çekmene rağmen vazgeçmezsin. İlk başta vazgeçemediğini düşünürsün ama aslında vazgeçmek istemiyorsundur. Takıntılı bir şekilde sevmeye devam ediyorsun, o kadar acı çekmene rağmen.

O yüzden şu an da Dohyun'dan aldığım videolari izliyordum akşamın bir vaktinde. Zuer ile birlikte my heart belongs to you için müzik videosu çekerken Dohyun'un kamera arkasından çektiği videolardı.

Zuerle birlikte sahilde yaptığımız çekimlerdendi. El ele tutuştuğumuz, birbirimize baktığımız, birbirimize gülümsediğimiz, Zuer'in gülerek benden kaçtığı ve benim onun peşinden koştuğum, kucağımda taşıdığım, suda eğlendiğimiz anlardı.

Ama tek bir an vardı, tekrar tekrar başa alıp izlediğim bir sahne vardı. Benim Zuer'i tutarken dengemizi kaybedip benim Zuer'in üstüne düştüğüm o an.

Kalbimin nasıl hızla attığını hâlâ hatırlıyordum. Nasıl nefesimin kesildiği aklımda oynayıp duruyordu. Şuan da bile, tekrar oynatıp izlediğimde kalbim tekliyordu.

Derin bir nefes alıp verirken göğsüm sıkışmıştı. Onu bu kadar severken, bunu ifade edememek göğsümü sıkıştırıyordu. O kadar sözler yazmış, her şeyi ifade etmiştim ama ona karşı olan hislerimi bir tek ona ifade edememiştim.

Onu o kadar uzun zamandır, o kadar çok seviyordum ki, onu sevmeyi bırakmak sanki kendimi terk etmek gibi hissettirecekti bana. Sanki ondan vazgeçsem, kendime ihanet edecekmişim gibi hissediyordum.

Belki benim her zerremde Zuer vardı ama o bana ait değildi. Ben kendimi ona ait olarak görüyordum ama o beni, kendine ait olarak görmüyordu.

Onu o kadar çaresizce seviyordum ki, o kadar ümitsizce aşıktım ki, ben onda o kadar çok takılı kalmıştım ki, bana iyi gelende kötü gelende o'ydu.

Kapı çaldığında irkildim. Üstümde ki örtüyü itip yataktan çıktım ve terliğimi giydim. Çalmaya devam eden kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim ve kapıyı açtım. Kapıda beliren çoklu grupla birlikte dudaklarım aralandı.

That Day ^?^ Lee TaeyongHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin