抖阴社区

16

730 105 14
                                    

"Taehyun burası çok güzel!"

Yaklaşık 15 dakikadır içeride gördüğü her şeyi kurcalamasını ve her seferinde çok güzel olduğunu defalarca söylemesini izliyordum. Ağaç evi ilk gördüğünde gözündeki parıltıyı yakaladığım an tamam demiştim, bu iş oldu. Üç gün boyunca temizlemeleri için çocuklara sövmem ve en sonunda susmam için dayak yemem bir yerde işime yaramıştı.

Gerçekten günlerdir bıkmadan ve yorulmadan ağaç evi temizlemeye gelmiştik, yıllardır temizlemediğim için etraf toz toprak doluydu ve birkaç böceği çığlıklar sayesinde çıkartmamız gerekmişti. Dekorunu da en sonunda 'Ne yaparsan yap artık' diyerek bana paslamışlardı.

Babamın ben küçükken yaptığı bir evdi, o yaşlarda o kadar hiperaktiftim ki günümün yarısı ağaçların tepelerinde geçerdi, babam en son annemin tehlikeli olduğuna dair birkaç söylenmesinin üstüne eski evimizin ilerisindeki küçük ağaçlık bölgede duran çınar ağacını bulmuş, büyük ve kalın dallarının arasına benim için ahşap bir ev yapmıştı. Altındaki küçük merdivenle çizgi filmlerden çıkmış gibi duruyordu aslında, küçükken dışına çizdiğim resimler hala eski yerini tutuyordu. Tabii zamanla silikleşmişlerdi ama ordalardı, görüyordum. İçi için ipe dizilmiş yatay yapraklar ve ışıklar almıştım. Duvarlara çaktığım çivilerin sayesinde dekorları koyduğumda içeriyi çoktan huzurlu bir hava kaplamıştı. Zaten çok büyük bir ev değildi, hatta içinde ayakta dururken eğilmeniz gerekiyordu ama 2 kişiyi rahat ettirebilecek kapasitedeydi.

Köşeye birkaç kitap koydum, büyük ihtimalle ilk gelişim olmayacaktı bu. Yere annemin el işlemesi yuvarlak halılarından birini atmıştım, kenara da birkaç küçük minder attım. Geriye kalan tek şey birkaç malzeme ve Beomgyu'ydu.

"Ne zamandır var burası?"

Elimizdeki papatyalarla taç yapmaya uğraşırken sorusuyla ona döndüm. Bana bakmıyordu ama cevabımı bekliyordu.

"Bilmem, ben çok küçükken yapmıştı babam bu evi. Seni getirene kadar bende hiç gelmemiştim yani." Arada çaktırmadan onun papatyalatırıncan çalarken konuştum. Onunla bu kadar basit bir şeyi yapıyor olmak bile güzeldi.

"Nasıl yani?"

"Babam öldükten sonra gelmedim hiç, cesaretim yoktu."

Yüzünü bana çevirdi, 'üzgünüm' diyecekti fakat istemiyordum, böyle şeylere gerek yoktu artık. Engellemek için saçlarını karıştırdım.

Havaların gittikçe soğumasıyla üstüne bebek mavisi bir sweat giymiş, altına da her zamanki kotunu giymişti. Bu basit kıyafetlerle bile nasıl güzel gözükebildiğini düşündüm. Sinirimi bozuyordu, bu kadar eforsuz güzel olması gerçekten can sıkıcıydı.

"Ya oynama diyorum şu saçımla ya! Laftan da anlamıyorsun sen git."

Onu sevdiğimi anlamak fazla zor değildi aslında, ben geciktirmek istemiştim sadece. Bu düşüncenin onu bir yerde rahatsız edebilecek olma ihtimalini düşünmek moralimi bozuyordu çünkü, başımı ağrıtacak kadar hayal ettiriyordu kendini. Bizi 'öpüşen tiyatro partnerleri' dışında farklı bir şekilde görmediğini biliyordum. Fakat bazı şeyleri konuşursam eskisi gibi olamayacaktık ve benim onu kaybetmeye cesaretim yoktu.

Bana sinirlendiği için yerinden kalkmadan minderiyle kendisini öbür tarafa ittirdi, zaten boyumuz uzun olduğu için birkaç ittirmeyle çoktan duvara yaslanmıştı. Arada ben bakıyor muyum diye göz ucuyla bakıp fark etmediğimi sanarken ağzından bir şeyler geveliyordu. Bu halini izlemek eğlenceli olduğu için karışmak istemiyordum hiç, benimle inatlaşması hoşuma gidiyordu.

"Hayır hiç de yanıma gelme zaten, hiç sorma Beomgyu ne oldu sana diye hiç deme Beomgyu gel şuraya diye tamam mı Taehyun?"

Şu an tek istediğim yanağına tonlarca öpücük kondurmaktı ama bana sinirlendiği için izin vermezdi biliyordum. Elimdeki tacı bırakıp yaslandığı yere gittim, bağdaş kurmuş önündeki taçla uğraşıyordu. Önüne oturdum, yüzünü izledim uzınca, biraz da beni fark etmesini bekledim.

make you mine ? taegyuHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin