抖阴社区

                                    

Kafenin girişini geçtikten sonra iki basamak yukarı çıkıp içeri doğru adımladım, daha masalara göz gezdirirken bacağıma sürtünen tüy yumağı dikkatimi çekti. Küçüçük bembeyaz bir kediydi, ağzımdan kıkırtıların ve şaşkınlık ifadelerinin çıkmasını engellemedim. Küçük beyaz kediye siyah-beyaz ve ona nazaran daha büyük duran kedi de katılınca yerde iyice çöküp onlarla ilgilenmeye başladım. Taehyun'a bakmak için döndüğümde hemen köşedeki iki kişilik masada oturmuş beni izlediğini gördüm, çoğu zaman ona daha ne kadar çok aşık olabilirim diye sınırlarını zorladığını düşünüyordum, bazen ona bu kadar sevginin karşılığını verip vermediğim hakkında korkuya bile kapılıyordum ama ne zaman bunu dile getirsem Taehyun 'ciddi misin?' der gibi ters ters yüzüme bakıyordu. Bende en azından düşünmeyi değil ama dillendirmeyi bıraktım.

Zor da olsa yerimden kalkıp oturan bedene ilerledim. Benimle beraber beyaz kedi de gelmişti, bacaklarının arasına geçip yanaklarına ve dudaklarına kısa kısa öpücükler bıraktım. Bu benim bir nevi teşekkürümdü. Çok mutlu olduğum zamanlarda teşekkür edecek nefesi bile bulamıyordum kendimde, yanağındaki ellerimi avuç içlerine alıp, öpücükler bıraktı. "Rica ederim Tinkerbell."

Aylar geçmişti ama bana böyle seslenmeyi bırakmıyordu, bende şikayetçi değildim zaten, yıllar geçse yine bana böyle seslendiğinde kalbimin hızlanacağından emindim çünkü. Ayakta durmayı bırakıp karşısındaki sandalyeye oturdum, "Nereden buldun burayı?, dünyanın en güzel yeri."

"Ryujin'in ablasının eşi işletiyor bu kafeyi, bende seveceğini düşündüm." Ayak ucuma oturmuş kediye döndüm gülümseyerek, "Bayıldım Taehyun şaka mısın! Daha önceden gelseydik keşke." Bacağına sürtünen siyah kediye baktım, aynı kendisine benziyordu. Güldüm bu haline, kediyi kucağına alıp sanki cevap verebilecekmiş gibi konuşmasını izledim. Garson gelip siparişlerimizi alana kadar ona daldığımın farkında bile değildim, en son Taehyun'un alttan ayağımı dürtmesiyle dikkatim dağılmıştı.

"Serin Teyze nasıl? Bayadır da görüşemiyorum onunla, acilen görüşüp dedikodunu çevirmem lazım." Elindeki kahveyı bırakıp tek kaşını kaldırdı azarlayacak gibi, "Öyle mi beyefendi? E ben gideyim annem gelsin benim yerime nasıl fikir? Hm?" Kızıp tavır alınca gözümde evrenin en tatlı insanına dönüştüğü için gülmekten başka bir şey yapamadım, bir süre daha bir şeyler hakkında konuşmasını dinlerken bu görüntüyü ne kadar özleyeceğim geldi aklıma. Ortada bir sıkıntı yokken olay yaratmak istemiyordum ama gözlerimin sürekli doluşuna engel olamıyordum işte. Yine de alerjim tutmuş gibi yapıp belli etmedim, üzülmesi isteyeceğim en son şey bile değildi. Uzun bir zamanımızı orada kedilerle harcadık, ben bir süre Taehyun'u bırakıp yanlışlıkla kedilere çok dalmıştım ama o bundan şikayetçi değil gibi duruyordu. Bulduğu her fırsatta bütün her şeyi bırakıp beni izlemesi yanaklarımın domatese dönmesinin sebebiydi, içimden bizden başka kimse olmamasına şükrettim kafede.

Biraz daha zaman öldürdükten sonra hesaplarımızı ödeyip çıkarken saat yediye geliyordu, hemen ayrılmak istemediğimiz için evimin hemen yakınındaki çardak dolu alana gitmeye karar verdik, bu saatte bir yere gitmek için yeterince yorulduğumuz için eve ne kadar yakın olursak o kadar iyiydi. Ben önden koşup çardaktaki rahat köşeyi kaparken 'Ne de olsa eninde sonunda kollarımın arasına gireceksin, ne bu yer kapma sevdası?' diye yakındı ama duymamazlıktan geldim. Sırtımı sert tahtaya yaslayıp bacaklarımı kendime çektim. Hava çıktığımız saatte olduğundan daha serin olduğu için vücudum titriyordu. Belki de gerginliğimdendi, çünkü üstümdeki 3 kat kıyafetle üşümem imkansız gibi bir şeydi aslında. O da hemen önümde yerini alıp bedenini bana doğru döndürdü. Bir süre Taehyun'u izledim, yüzünü, saçlarının rüzgarda nasıl havalanıp yüzüne dağılışını, beni izlerken fark etmeden oluşan gülümsemesini, gözlerini, kirpiklerini. Her detayını aklımın her köşesine kazıdım.

make you mine ? taegyuHikayelerin ya?ad??? yer. ?imdi ke?fedin