Sabah yüzüme vuran güneşle küfredip yana dönmüştüm. Bu odanın niye bir perdesi yoktu ya? Birine çarpmamla gözlerim açılmıştı. Yanımda uyuyan Ceydayı görmemle irkilerek kalktığımda sırtım acımıştı. İnleyerek dişlerimi sıktığımda Ceyda aniden kalkıp beni tuttu.
"Niye ani hareket ediyorsun!?" Üzerinde daha önce görmediğim bir çift pijama vardı. Saçları dağılmıştı.
"Burada ne işin var?" Sırtımı yatak başlığına dayadığımda benim gibi oturdu.
"Dün gece geçe kadar takılınca Mahir abin izin vermedi gitmemize. Yurdu arayıp izin aldı. Sonra da kendi numarasını rehberliğe yazdırdı." Gülümseyerek konuşmasıyla ben de ona karşı gülemsemiştim. Sanırım Mahir hepimize kendini affettirmeye kararlıydı.
"Kalk duş almana yardım edeyim." Kafamla onu onaylayıp odadaki minik koltuğa koyduğum çantaya uzandım.
"Neden eşyalarını yerleştirmedin?" Alışmak istemediğim için diyemedim. Sadece omuzlarımı silktiğimde kıyafetlerimi alıp banyoya geçmiştik. Beni yavaş hareketlerle yıkarken sırtıma dokunmaktan çekiniyordu.
Saçlarımı yıkamayı bitirdiğinde havluyu kafama sarıp bornozla banyodan çıkmıştım. Hastanedeyken aldığımız yumuşak eşofman takımlarından birini üzerime geçirmiştim. Dolabın karşısındaki aynayla göz göze geldiğimde parmaklarımı beyaz bandajın üzerinde gezdirmiştim. Ellerimin titremesiyle dudaklarımı ısırmıştım.
Odaya girdiğimden beri elimi bile sürmediğim dolabın kulbuna parmaklarımı doladığımda çekinmiştim. Ani bir nefes alıp kapağını açtığımda içerideki renk renk kıyafetleri görmek gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.
Odanın kapısı açıldığında içeriye giren Ceyda bana bakmıştı. Pijamaları gösterdiğinde buradan aldığını anlamıştım. Çoğu açık renklerden oluşan kıyafetlerin üzerinde parmaklarımı gezdirdiğimde içim acımıştı.
Daha fazla bir şey yapmak istemediğime hızla karar verip dolabı kapatmıştım. Pansuman malzemelerini alıp yeniden banyoya geçtim. Kaşımdaki bandajı değiştirirken gözümden akan bir kaç damla yaşa engel olamamıştım. Burnumu çekip yanağımdan süzülen yaşı sildim. İyi olacaktım.
Odaya geri döndüğümde saçlarımı tarayıp her zamanki gibi bırakmıştım. Ceyda beni beklemeden kahvaltıya inmiş olmalıydı. Yavaş adımlarla merdivenleri inerken belime sarılan kolla kafamı kaldırmıştım.
"Günaydın."
"Günaydın." Yağız bana mırıldanarak cevap verdiğinde ağzımı açmaya zaman bulamadan aşağıya inmiştik.
Mutfaktan gelen seslerle kafamı oraya doğru uzattığımda Yağız beni bırakıp yerine geçmişti. Aklım onda kalmıştı. Bugün kesinlikle gönlünü alacaktım.
Nezoşa yardım eden Ekin söylediği her şeyi dinleyip birer bire uyguluyordu. Yüzümde oluşan gülümsemeyle arkasını döndüğünde karşılaşmıştı. Bana gülümsediğinde Nazmiye teyze de kapıya dönmüştü. İkimize gözlerini kısarak baksa bile gülümsemesi kendini koruyordu.
Yerime geçtiğimde Deniz yanıma oturmuştu.
"Dün değişikler inanılmaz derecede yumuşaktı sarı." Ajan edasıyla konuşmasıyla gözlerimi kıstım.
"Hepimizi boğaza atma planları olabilir. Aman dikkat."
Herkes masaya toplandıktan sonra kahvaltıya başlamıştık. Ekinle Murat kendi arasında konuşurken Deniz Egeye yeni bir oyundan bahsediyordu. Ben sadece Yağızı izliyordum. Normalde olmadığı kadar düşünceliydi. Çatık kaşları neredeyse hiç gevşemiyordu.

??MD? OKUDU?UN
Eylül~ger?ek aile
Random"Kendime ait bir hayat kurmu?ken sizi buna dahil etmeyece?im." Hikayeyle ilgili yorumlar?n?z? payla?maktan ?ekinmeyin.?